23 Mayıs 2014 Cuma

Fasulyenin Faydaları -3

  • Hep korktuğumuz endişelendiğimiz bir şeyler var. Hep diken üstündeyiz. Bu hep böyle olduğundan artık farkında bile değiliz.

  • Ne zaman kendini kapana kısılmış. Bir şeyleri yapmaya mecbur veya kısıtlanmış, belli bir duruma maruz kalmak zorunda hissedersen, bırak. Uzaklaş. Ne yapıyorsan, neye katlanıyorsan, neyden çekiniyorsan bırak. Ne olursa olsun.  

  • Tepki çekmeye alışmak gerek. Tepkilere duyarsız kalmayı öğrenmek gerek. 

  • Bir düşün sırf tepki çekmemek için nelere katlanıyorsun.  

  • İnsanı gerçekten endişeler yoruyor. Yoksa oturduğun yerde yorulacak bir şey yok. Ama aynı anda bir kaç yerde birden olup, bir sürü insanla hesaplaşıp, bir sürü eziyete birden katlanıyoruz kafamızın içinde tabi bu kadarına bünye dayanmıyor. Yoruluyor insan. Oturduğumuz yerde kaç paralel geçmişin yarasını sarmaya çabalayıp, kaç paralel geleceğe gidip geliyoruz ve kaç kişinin kafasının içine giriyoruz. Mümkün mü yorulmamak.


  •  İnsanların ard niyetlerinin farkına varmış veya sezmiş olabilirsin. Bence boşver onlar kendi kendilerine yapar yapacağını hiç düşünme bile. Sen buna önem verdikçe sana zarar verebilirler yoksa sana bir şey yapamazlar.

  • Haz peşinde koşmanın amacı, endişelerini korkularını bastırmak ise sorundur. Aksi halde hiç bir zararı yoktur. 

  • Çabalamakta bir sakınca yoktur. Bazen keyifli bile olabilir. Sorun çabanın endişeyle birlikte gelmesidir. Sonuç alıp almayacağının  kaygısını çekiyorsan işte orda kriz doğar. Veya çabanın boşa gidip gitmeyeceğini düşünmeye başladığında sıkıntı başlar. Çaba gösterirken başına gelecekleri savuşturma gayretindeysen, başarısızlık korkusu baş gösterir yada çabanın maliyetini hesaplıyorsan yine kaygılar seni boğar.  

  • Boşverebilmek özgüven gerektirir. Yada kendini güvende hisseden insanlar boşverebilir. Kendine bir dayanak bulamamışsan, güven için tek kaynağın iç dünyandır. İnanç, düşünce ile kendini güvende görebilirsin. Bu ise özgüven sağlar ve rahatça endişelerinden sıyrılabilirsin. Böylece sürekli cama toslayan fare gibi olacağına etrafta gezinebilir ve yolu bulabilirsin. Biz buna boşvermek diyoruz. 

  • Neyi korktuğun için neyi istediğin için yaptığını anlamak, farkında olmadığın baskıları kırabilmek için. Her şeyi boşverip kendini dinlemek gerek. 

  • Bir de gururunun kırılmasından kormak var. Yada birilerinin gözündeki değerini görmekten korkmak. Birisinin sana saygı duymadığını görmemek için uğraşırsın. Bu gerçekle yüzleşmemek için olası durumlardan kaçınırsın. Bu da hayatını kabusa dönüştürür. Oysa kendi değerini başkalarının gözünden görmeyi bırakabilsen çok daha rahat hareket edeceksin.

  • Bir çok sıkıntımız çözmeye çalıştığımız sorunun ne olduğunu düşünmeden çözüme yönelmekten kaynaklanıyor. 

  • Bir şeye ne kadar önem veriyorsan ona o kadar bağımlısındır. Bağımlılığın onun üzerine yoğunlaşmanı gerektirir. Ve bağımlı olduğun konuda endişelerin artar. Ayrıca bağımlı olduğun şeyler arttıkça hareket alanın kısıtlanır daha çok en dişelenmeye başlarsın. Dahası bir şeye ne kadar önem verirsen onun ile ilişkili şeylere de onun kadar olmasa da önem vermek onlarıda düşünmek zorunda kalırsın. Bu yolda ilerlerken de bir bakarsın ki hiç bir yere kımıldayamıyor sinir krizleri geçiriyorsun. 

  • Siktir Et: Ne zaman bir şeyler çok önemliyse, ne zaman kendini gergin, endişeli ve korkmuş hissediyorsanız, sadece siktir et deyin, iç çekin ve nefes verin. İlaç gibi hemen iyileştirir sizi.
  • Siktir Et: Kendini nasılsan öyle kabul etmenin etkileyici yan etkisi vardır; başka insanları da olduğu gibi kabul etmeye başlarsınız. Belki hemen gerçekleşmez ama zaman ilerledikçe etkisini gösterecektir.Çok basit bir nedenden ötürü gerçekleşecektir. Ne zaman başkalarını yargılarsan, bu yargılama kendini tamamen kabul etmeyişinden gelir.

  • Siktir Et: Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğünü önemseyince, her şeyi kişisel olarak algılamaya başlarsınız. 

  • Siktir Et: Siktir et demek sizi iyi hissettirir. Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onu yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur. 

  • 15 yıl kadar önce yapmalı etmeli diye bir şey olmaması gerektiği -meli -malı içeren kelimelerin gözardı edilmesi gerektiği anlamında bir yazı yazmıştım. Şimdi bakıyorum hala benzer yazılar yazıyorum. Demek gençlikten bu yana bende değişen pek bir şey olmamış. Bir özgürlük arayışıdır gidiyor. 

  • Endişelenmenin hiç bir yararı olmadığı gibi, zarar vermediği de olmaz. Endişelenmek hayattan tad almanı engeller. Endişe konusu dışında hiç bir şeye odaklanamamanı sağlar. Yarattığı yorgunluk ve bezginlik ile endişenin konusu hakkında bile tam bir çaba sağlanamaz. Bu yüzden endişelenmek yerine, olayların istediğimiz gibi gerçekleşmeme ihtimalini rahatlıkla kabul etmek, hatta bundan bile memnuniyet duyabilmek gerekir. 

  • Siktir Et: İnsanların bir çoğunun sorunu ne yapmak istediklerini bilmemeleridir. Yaratıcı bir şey yapmak, para kazanmak, özgür olmak gibi belirsiz istekleri vardır. Fakat gerçekten ne yapmak istediklerini açıkça belirtemezler. Böylece oradan oraya savurulur, bazı anların tadını çıkarır ve diğerlerinden nefret ederler, fakat hiçbir zaman başarının ve isteklerini gerçekleştirmenin tadına varamazlar.

  • Yıllar öncesinde aldığım bir dersti. İnsanların düşüncelerine aldırış etmeyeceksin, önemsemeyeceksin. 

  • Özgür olmaya başladığında insanları da kızdırmaya başlarsın. Herkesin her topluluğun senden beklentileri vardır. En azından davrnışlarında tutarlılık ararlar ki sana karşı tavırlarını alıp kontrolünü kayetmesinler. Aksi halde korkarlar. Bu da kızgınlık olarak sana döner. Bağıran çağıran sana zarar vermeye çabalayan insanlar olur. Onlar da özgürleşmeye başlasa bu durum ortadan kalkardı ama maalesef öyle bir olasılık görünmüyor. Ama eğer ki onlardan korkarsan özgürlüğü unutablirsin. 

  • Oyalanma veya oyalanacak şeyler arama. Oyalanmak sadece istemediğin şeyleri yaptığını istediğin şeylerden uzak durduğunu özgür olmadığını mutsuz olduğunu, korkak olduğunu  unutturmak içindir. 

  • Bize yıllarca ölçülü olmayı, aşırıya kaçmamayı, fazlasını istememeyi, orta yolcu olmayı öğrettiler. Bu yüzden isteklerimizi bastırdık. İsteklerini bastırmayan insanlardan ise nefret ettik yada aşağıladık.Şimdi kendimizi rahat bırakmanın zamanı geldi. Bari isteklerimizi, hayallermizi sınırlandırmayalım.

11 Mayıs 2014 Pazar

Fasulyenin Faydaları - 2

  • Bertrand Russell: Üzüntüye neden olan şeyin önemsizliğinin ayrımına varabilme durumunda bir çok endişe ortadan kaldırılabilir... Yaptığımız şeyler sandığımız kadar önemli değildir. 

  • Bertrand Russell:Duygusal yorgunluğun kötülüğü, dinlenmeye engel oluşudur. İnsanın yorgunluğu arttıkça onu üzerinden atması güçleşir. Asabi çöküntünün belirtilerinden biri ise, yapılan işin son derece önemli olduğuna ve bir süre dinlenmenin felakete yol açacağına inanılmasıdır... Her olayda sinir bozukluğunun nedeni iş değil, duygusal tedirginliktir.  

  • Bertrand Russell: Endişe bir korku biçimidir ve bütün korku biçimleri yorgunluk yapar. Korku duymayan birisi, fazla günlük yorgunluk duymaz.

  • Bertrand Russell: Erkekte olsun, kadında olsun cesaretin her türü, tıpkı askerin fiziksel cesareti gibi hayranlıkla karşılanmalıdır... Cesaret arttıkça endişe azalacak ve böylece yorgunluk da azalacaktır, çünkü günümüzde kadın erkek herkesin sinir yorgunluğu, aslında büyük ölçüde, bilinçli ya da bilinçsiz korkularından ileri gelmektedir. 

  • Bertrand Russell: Sinirsel yorgunluğun en kötü özelliklerinden birisi de kişi ile dünya arasında bir perde gibi gerilmesidir. Bu durumda  dış dünyanın etkileri kişiye soluk, kısık, cansızlşmış olarak ulaşır; küçük oyunlara ve yapmacık kızgınlıklar dışında kişi insanlara ilgi duymaz. Bütün dikkatini yalnızca bir kaç şey üzerinde toplayıp geri kalanlara aldırış etmeme eğilimi gösterir.

  • Boşvermekte bir istisna yapacağım. Korktuğun, endişelendiğin için boşverme. 

  • İnsanlarda heyecan bağımlılığı var. Yolda makas atanlar falan, hep acelesi olan insanlar. Yerinde durunca sıkılan insanlar. Hep bir heyecan arayışı var. Buldukça dozaj arttırıyor insan. 

  • Hakkının yenmesi endişesi var bir de insanı yiyip bitiren. Her an hakkını yedirmemek için pür dikkat olmak, hakkın yeniyor mu diye sürekli herşeye dikkat etmek hem çok yorar, dikkat dağıtır, hem de yaşamdan tad almayı engeller. 

  • Evcilleştirmede kullanılan yöntem hiç değişmiyor. Cezalandırmak, acı çektirmek. Sonra acı çekmekten korkusu her istenileni yapar hale getiriyor yabaniyi. Bizlerde öğreniyoruz acı çekeceğimizi ne yaparsak, ne yapmazsak acı çekeceğimizi. Bazen de acı çekmeyecek olsak bile acı çekeceğimizi öğreniyoruz. Sanal acılar yani. Kendimiz olamamız işte bu acı çekme korkusundan. Yabani olmak belki de özgürlüğün tanımı. 

  • Yorgunluk fiziksel ise telafi edilebilir ve insanı pek rahatsız etmez. Ama endişeden kaynaklı yorgunluk geçmek bilmez. Dinlenemezsin. Uykun yetersiz olur. Duygusal yorgunluk kadar insanı yıpratan bir şey yoktur. Tek kurtuluş var endişelenmeyeceksin.  

  • Endişeyi tedirginliği bir kenara bırakıp, sadece keyif yaparak, zevk alarak fuygusal dinlenme yapabiliriz. 

  • Bertrand Russell:"İşkence korkumuzun nedeni, yeteneklerimizi olduklarından büyük görmemizdir. Diyelim ki ben bir piyes yazarıyım; üstelik tarafsız kişilerin, çağımızın en büyük piyes yazarı olarak beni gösterdiğni kabul edelim. Ne var ki, bazı nedenlerle piyeslerim pek ender oynanmakta, oynandıkları zaman da başarı sağlayamamaktadır. Bu garip durumu nasıl yorumlayabiliriz? Yönetmenlerin ve oyuncuların şu ya da bu nedenle bana karşı olduklarını düşünürüm ve bu, benim için hemen inanılmaya değer bir neden olur: Tiyatro dünyasının elebaşlarına boyun eğmemişimdir, eleştirmenleri pohpohlamamışımdır, oyunlarımda bazı gerçekler vardır ki, dokundukları kimseleri çileden çıkarmakta ve bu nedenle yeteklerim takdir edilmeden gölgede bırakılmaktadır." Not: Sanırım "işkence" yanlış çeviri olmuş.  

  • Bertrand Russell: Davranışlarımızın asıl nedeni, size göründüğü gibi yardımseverlik eğildir; bunu unutmayın. İkincisi: Yeteneklerinizi gözünüzde büyütmeyin. Üçüncüsü: Kendinize duyduğunuz ilgiyi başkalarından aynı düzeyde beklemeyin. Ve dördüncüsü de: İnsanların çoğu, işkence yapmayı isteyecek kadar sizi düşünmezler.

  • Bertrand Rassell: Hemen herkes için mutluluğun koşulu, çevrenin kendisinden hoşnut olmasıdır. İnsanların çoğu da içinde yaşadıkları çevreden anlayış görürler. Çünkü daha gençliklerinde yoplumun önyargıları ile tanışmışlar, inançlara ve geleneklere uyum sağlamışlardır. Ama kültürlü ve sanatçı yaratışlı olup dünyanın her yerinde bulunan bbir azınlık için böyle bir kabullenme söz konusu değildir.

  • Bertrand Russell: Halk kendi düşüncesine aykırı davrananlardan çok, kendisinden korkanlara zorbalık yapar. Köpekler nasıl ki kendisinden korkanlara daha çok havlar ve saldırırlarsa, insan sürüsü de onlar gibi davranır. Onlardan korkar ve korktuğunuzu belli ederseniz, onlara iyi bir av olursunuz; oysa umursamazsanız, güçlerinden kuşku duymaya başlar ve size sataşamaktan vazgeçerler.

  • Bertrand Russell: Her insanin kendi istediklerini secmeye ve isterse kusurlariyla yasamaya hakki vardir.

  • Mutluluk (aslında hemen her şey) için ilk koşul kendini güvende hissetmektir. Bunun için bir çok koşulun gerçekleştirilmesine ihtiyaç duyar insanlar ve bu koşullar az yada çok kişiden kişiye değişir. Bu koşullar dışında insanda kendiliğinden yada hayata bakışı ile yada başka düşünsel yönelimleri ile oluşan kendini güvende hissetme durumu vardır. İşte bu duruma özgüven denir. Çevresel şartların değişimden en az etkilenen ve kendini güvende hissetmeye devam eden insan özgüveni en yüksek insandır. Bu hayata bir sıfır önde başlamayı sağlar.

  • Özgüven sahibi olmak kesinlikle kendinden emin olmak, yapabileceğine inanmak falan değildir. Özgüven sahibi olmak dış koşullardan, çevresel etkilerden bağımsız olarak kendini güvende hissetmektir. Çevresinde gelişen olaylardan bağımsız olarak güvenlik hissini elde eden insanın çevresindeki tehdit unsurları da giderek azalacaktır. İşte özgüven sahibi insanların başarılı olduğu klişesi de buradan doğar. 

  • Ne çevresinde gelişen olaylar ne de kendi yaptıkları veya yapacakları için tehdit algılamayan insan, özgüven sahibi insandır. Olanlar olacaklar onun güvenliğini tehdit etmez. Bunları tehdit olarak algılamaz. 

  • Olanları, olacakları yargılayıp hemen tepki verme. Bir sakin ol. Sana bir şey olmayacağını kabul et.