11 Mayıs 2014 Pazar

Fasulyenin Faydaları - 2

  • Bertrand Russell: Üzüntüye neden olan şeyin önemsizliğinin ayrımına varabilme durumunda bir çok endişe ortadan kaldırılabilir... Yaptığımız şeyler sandığımız kadar önemli değildir. 

  • Bertrand Russell:Duygusal yorgunluğun kötülüğü, dinlenmeye engel oluşudur. İnsanın yorgunluğu arttıkça onu üzerinden atması güçleşir. Asabi çöküntünün belirtilerinden biri ise, yapılan işin son derece önemli olduğuna ve bir süre dinlenmenin felakete yol açacağına inanılmasıdır... Her olayda sinir bozukluğunun nedeni iş değil, duygusal tedirginliktir.  

  • Bertrand Russell: Endişe bir korku biçimidir ve bütün korku biçimleri yorgunluk yapar. Korku duymayan birisi, fazla günlük yorgunluk duymaz.

  • Bertrand Russell: Erkekte olsun, kadında olsun cesaretin her türü, tıpkı askerin fiziksel cesareti gibi hayranlıkla karşılanmalıdır... Cesaret arttıkça endişe azalacak ve böylece yorgunluk da azalacaktır, çünkü günümüzde kadın erkek herkesin sinir yorgunluğu, aslında büyük ölçüde, bilinçli ya da bilinçsiz korkularından ileri gelmektedir. 

  • Bertrand Russell: Sinirsel yorgunluğun en kötü özelliklerinden birisi de kişi ile dünya arasında bir perde gibi gerilmesidir. Bu durumda  dış dünyanın etkileri kişiye soluk, kısık, cansızlşmış olarak ulaşır; küçük oyunlara ve yapmacık kızgınlıklar dışında kişi insanlara ilgi duymaz. Bütün dikkatini yalnızca bir kaç şey üzerinde toplayıp geri kalanlara aldırış etmeme eğilimi gösterir.

  • Boşvermekte bir istisna yapacağım. Korktuğun, endişelendiğin için boşverme. 

  • İnsanlarda heyecan bağımlılığı var. Yolda makas atanlar falan, hep acelesi olan insanlar. Yerinde durunca sıkılan insanlar. Hep bir heyecan arayışı var. Buldukça dozaj arttırıyor insan. 

  • Hakkının yenmesi endişesi var bir de insanı yiyip bitiren. Her an hakkını yedirmemek için pür dikkat olmak, hakkın yeniyor mu diye sürekli herşeye dikkat etmek hem çok yorar, dikkat dağıtır, hem de yaşamdan tad almayı engeller. 

  • Evcilleştirmede kullanılan yöntem hiç değişmiyor. Cezalandırmak, acı çektirmek. Sonra acı çekmekten korkusu her istenileni yapar hale getiriyor yabaniyi. Bizlerde öğreniyoruz acı çekeceğimizi ne yaparsak, ne yapmazsak acı çekeceğimizi. Bazen de acı çekmeyecek olsak bile acı çekeceğimizi öğreniyoruz. Sanal acılar yani. Kendimiz olamamız işte bu acı çekme korkusundan. Yabani olmak belki de özgürlüğün tanımı. 

  • Yorgunluk fiziksel ise telafi edilebilir ve insanı pek rahatsız etmez. Ama endişeden kaynaklı yorgunluk geçmek bilmez. Dinlenemezsin. Uykun yetersiz olur. Duygusal yorgunluk kadar insanı yıpratan bir şey yoktur. Tek kurtuluş var endişelenmeyeceksin.  

  • Endişeyi tedirginliği bir kenara bırakıp, sadece keyif yaparak, zevk alarak fuygusal dinlenme yapabiliriz. 

  • Bertrand Russell:"İşkence korkumuzun nedeni, yeteneklerimizi olduklarından büyük görmemizdir. Diyelim ki ben bir piyes yazarıyım; üstelik tarafsız kişilerin, çağımızın en büyük piyes yazarı olarak beni gösterdiğni kabul edelim. Ne var ki, bazı nedenlerle piyeslerim pek ender oynanmakta, oynandıkları zaman da başarı sağlayamamaktadır. Bu garip durumu nasıl yorumlayabiliriz? Yönetmenlerin ve oyuncuların şu ya da bu nedenle bana karşı olduklarını düşünürüm ve bu, benim için hemen inanılmaya değer bir neden olur: Tiyatro dünyasının elebaşlarına boyun eğmemişimdir, eleştirmenleri pohpohlamamışımdır, oyunlarımda bazı gerçekler vardır ki, dokundukları kimseleri çileden çıkarmakta ve bu nedenle yeteklerim takdir edilmeden gölgede bırakılmaktadır." Not: Sanırım "işkence" yanlış çeviri olmuş.  

  • Bertrand Russell: Davranışlarımızın asıl nedeni, size göründüğü gibi yardımseverlik eğildir; bunu unutmayın. İkincisi: Yeteneklerinizi gözünüzde büyütmeyin. Üçüncüsü: Kendinize duyduğunuz ilgiyi başkalarından aynı düzeyde beklemeyin. Ve dördüncüsü de: İnsanların çoğu, işkence yapmayı isteyecek kadar sizi düşünmezler.

  • Bertrand Rassell: Hemen herkes için mutluluğun koşulu, çevrenin kendisinden hoşnut olmasıdır. İnsanların çoğu da içinde yaşadıkları çevreden anlayış görürler. Çünkü daha gençliklerinde yoplumun önyargıları ile tanışmışlar, inançlara ve geleneklere uyum sağlamışlardır. Ama kültürlü ve sanatçı yaratışlı olup dünyanın her yerinde bulunan bbir azınlık için böyle bir kabullenme söz konusu değildir.

  • Bertrand Russell: Halk kendi düşüncesine aykırı davrananlardan çok, kendisinden korkanlara zorbalık yapar. Köpekler nasıl ki kendisinden korkanlara daha çok havlar ve saldırırlarsa, insan sürüsü de onlar gibi davranır. Onlardan korkar ve korktuğunuzu belli ederseniz, onlara iyi bir av olursunuz; oysa umursamazsanız, güçlerinden kuşku duymaya başlar ve size sataşamaktan vazgeçerler.

  • Bertrand Russell: Her insanin kendi istediklerini secmeye ve isterse kusurlariyla yasamaya hakki vardir.

  • Mutluluk (aslında hemen her şey) için ilk koşul kendini güvende hissetmektir. Bunun için bir çok koşulun gerçekleştirilmesine ihtiyaç duyar insanlar ve bu koşullar az yada çok kişiden kişiye değişir. Bu koşullar dışında insanda kendiliğinden yada hayata bakışı ile yada başka düşünsel yönelimleri ile oluşan kendini güvende hissetme durumu vardır. İşte bu duruma özgüven denir. Çevresel şartların değişimden en az etkilenen ve kendini güvende hissetmeye devam eden insan özgüveni en yüksek insandır. Bu hayata bir sıfır önde başlamayı sağlar.

  • Özgüven sahibi olmak kesinlikle kendinden emin olmak, yapabileceğine inanmak falan değildir. Özgüven sahibi olmak dış koşullardan, çevresel etkilerden bağımsız olarak kendini güvende hissetmektir. Çevresinde gelişen olaylardan bağımsız olarak güvenlik hissini elde eden insanın çevresindeki tehdit unsurları da giderek azalacaktır. İşte özgüven sahibi insanların başarılı olduğu klişesi de buradan doğar. 

  • Ne çevresinde gelişen olaylar ne de kendi yaptıkları veya yapacakları için tehdit algılamayan insan, özgüven sahibi insandır. Olanlar olacaklar onun güvenliğini tehdit etmez. Bunları tehdit olarak algılamaz. 

  • Olanları, olacakları yargılayıp hemen tepki verme. Bir sakin ol. Sana bir şey olmayacağını kabul et.