30 Haziran 2016 Perşembe

Fasulyenin Faydaları -12


  • Kendini değerli hissedebilmek için yaptığın şeyin yada yapmaya çalıştığın şeyin değerli önemli olduğuna inanmalısın yada değerli önemli olduğuna inandığın bir şey için çaba göstermelisin. Bu şekilde kendini daha iyi hissedersin.

  • Biz genelde toplum tarafından kabul edilmeyecek bir şey yapmmaktan korkarız ki. İçimzde bu tür davranışlara karşı istek uyandırabilecek herşeye karşı düşman oluruz.

  • Self-control'ün dibine vurmuşuz. Kendimizi yansıtacağız diye ödümüz patlıyor.

  • Ben de yalanlarınızdan sıkıldım.

  • Yapman gereken bir şeyi yapmayı canın hiç istemiyorsa bir türlü elin gitmiyorsa muhtemelen o işi layıkıyla(yada senin imajından beklendiği şekliyle) yapamayacağına dair kendine itiraf edemediğin korkuların vardır. İşini sevmemek çalışmak istememek de bununla ilgilidir. Yeterince iyi olmadığının düşünülmesinden veya zannedildiği kadar iyi ve başarılı olmadığının düşünülmesinden korktuğun için elin işe gitmiyordur. Sen de kendine itiraf etmek zorunda kalırsın. Motivasyonun düşer. Başarısız görünme korkun vardır arkasında. 

  • Hayatımızın büyük bir bölümünü ayıplanmamaya çalışarak geçiriyoruz.

  • Bırak tepkileri insanların düşüncelerini bile kontrol altına almaya çalışıyoruz. Büyük oranda bizim ile ilgili düşüncelerini. Bunun için taktiğimiz çok acı verici. Rol yapıyoruz. Başkalarının düşüncelerini kontrol altına almanın yolunu kendimizi kontrol altında tutmak olarak görüyoruz.

  • Sorunlara değil, fırsatlara odaklan.

  • Kaderine razı olmanın unsurlarından biri de mükemmel olmamaktır. Hatta başarısız olmak ve sahip olduklarını kaybetmektir. Sadece maddi değil manevi olarak da kaybetmek buna dahildir. Saygınlık gibi. Kaygı taşımadan  gerçekleşen bu unsurlar kişinin iyiliği içindir. Kişi bunları öteleyebilir hatta engelleyebilir. Fakat ödediği bedel daha fazla olur. Bu yüzden endişeye kapılmadan bu tür durumlara izin vermek en iyisidir. Bunu yapan zaten zamanla getirilerini görecektir. Kaderine razı olmak dediğim kavrama kimi akışa güvenmek der, kimisi Tanrıya inanmak der. Sorunlara değil de fırsatlara odaklanmak da işte bunun yöntemlerindendir.

  • Bir şeyleri düzeltme youna koyma çabamız o kadar yoğun ki, geçmiş de olan olayları bile bırakıp gidemiyoruz. Onları da kafamızda yorup duruyoruz. Onları yoluna koymaya düzgün yapmaya çalışıyoruz. Olmadı onları sürdürerek geleceğe taşımaya çalışıp başka olaylara bağlayarak yanlış olduğunu düşündüğümüz bir olayı daha büyük doğru sayabileceğimiz bir şeyin parçası olarak görmeye çalışıyoruz. Böylece geçmişimizdeki hataları düzelrmiş oluyoruz. İntikam almak buna örnek olabilir. Oysa yapabilsek herşeyi olduğu gibi bırakmak en güzeli.

  • Her an tehdit ediliyoruz. Kimisi bizi aç susuz kalmakla, kimisi dövmekle, kimisi psikopatların eline bırakmakla, kimisi öldükten sonra sonsuza kadar yakmakla, kimisi sevdiklerimizi bizden uzaklaştırmak veya onlara eziyet etmekle tehdit ediyor. O kadar çok ki hangi birini sayayım. Herkes bizden bir şeyleri yapmamızı veya yapmamamızı bekliyor. 

  • Yoruluyorsun, dinlenmeye korkuyorsun. Uykun geliyor uyumaya korkuyorsun. Anlatasın geliyor konuşmaya korkuyorsun. Eğlenmek istiyorsun, eğlenmeye korkuyorsun. 

  • Uykusunun en tatlı yerinde ufacık yavrucağı uyandırıyoruz. Çünkü ona büyüyünce daha az eziyet edilecek diye korkuyoruz. Masum çocuğumuzun tatlı uykusuna kıyıyoruz.

  • Yaptığım işi severek yapmaya, zorla yapmaktan fırsat kalmıyor. 

  • Çok fazla bağımlılığımız var. Bunları sevdiğimiz şeyler zannetmemiz de doğal. Bunlardan kurtuldukça özgürleşiyoruz.

  • Sevdiklerimiz bizi yoklukları ile tehdit ediyor. Dostlarımız bizi dalga geçmek aşağılamakla tehdit ediyor.

  • Benden bir beylik laf olsun. Mutluluğun nedeni olmaz mutsuzluğun nedeni olur.

  • Kendine karşı acımasız olan insanlar başkalına karşı da acımasız oluyorlar.

  • Başkalarını eleştirir aşağılar alay ederiz ki kendi kusurlarımız gözümüze batmasın. Kıyasladığımız da kendimizi yeterli bulalım. İç huzura kavuşalım.

10 Mart 2016 Perşembe

Fasulyenin Faydaları-11


  • Stop pretending to be perfect.

  • Alay etmenin ve azarlamanın amacı utandırmak ve karşındaki kişinin kendisini değersiz hissetmesini sağlamaktır. Bunu hepimiz yaparız. İnsanları utandırmaya veya değersizleştirmeye çalışırız.  

  • Kusursuz bir hayat hikayen olmasını boş ver. Kendi hikayeni sev.

  • Sürekli zayıf hatalı kusurlu değil de güçlü, ideal olduğumuzu ispatlama kaygısındayız. Sanırım hepimiz zayıf kusurlu olanı eleme alışkanlığındayız.

  • Kendini en kolay yargılayacağın şey bencilliktir. Sonra da tembellik veya zora gelememek. Her ikisi de geçersizdir. Bencil olmak da tembel olmak da göreceli ve kötü olmayan şeylerdir.

  • Geçmişi yada geleceği mükemmelleştirmek alışkanlığımız var. Bu bizi yoruyor. Yormanın yanı sıra o an yapılabilecekleri veya tadılabilecekleri ıskalamamıza neden oluyor. Evet bir geçmişimiz var günahı sevabı ile bunu değiştiremeyiz. Ama zihnimizin alışkanlığı şöyle deseydim şöyle yapsaydım diye kendi kendimizi yemek. Oysa olan olmuş iyi kötü geçmiş boşver artık.  Bir de gelecek herhangi bir konuda geleceği olması gerektiği gibi yada olması gerekene daha yakın yapabilmek için zihnimizde tekrar tekrar yaşamak bir başka alışkanlığımız. Aslında bunu düşündükçe daha geriliyoruz. Sanırım kafamız da kurduğumuz ideale yaklaşamama endişesi başlıyor. Kafamızda kurmasak ve o an ki karar verme yeteneğimize güvensek sonrasında da geçmişimizi yargılamasak onun idealini sorgulamasak daha huzurlu olacağız.

  • Bir şey yapmaya karar veriyorsun. Yada bir şey yapman gerekiyor. Hemen sonuçlarına dalıyorsun. İdeal şekilde yapılıp yapılmadığına dair hayallere giriyorsun. İdeal şeklini sorguluyorsun. Bu işi senin için daha da zor hale getiriyor. Oysa yap işte yanlış veya doğru yap. Zaten tecrübe en iyi öğretmendir. Yapa yapa daha idealini yapacaksın. Kafanda kurmanın bir anlamı yok ki.

  • İnsanların gözünde ideal görünme kaygımız var. Herkesin beklentisini ideale yakın karşılamaya çabalıyoruz. Yada öyle görünmeye çabalıyoruz. Aksi halde sevilmeyecek belki de dışlanacağız. Onların tam istediği gibi olmasa da en azından onların gözünde yeterince iyi olmak için çabalıyoruz. Bu yüzden kendimiz olduğumuz zamanlar hep gizli saklı yaptıklarımız oluyor.

  • İşte bu Tyler Durden'ın "You have to give up" (Vazgeçmelisin) dediğinde istediği şey. Mükemmel görünmekten veya olmaktan vazgeç. Kendini olduğun gibi kabul et. Bırak onlar kabul etmesin. Senden nefret etsin. Senden tiksinsin. Seni küçümsesin. Emin ol sana olduğun gibi de saygı duyacak birileri çıkacaktır.

  • Dün akşam bir kitapta okudum. Kendini kıyaslamadan bahsediyordu. Kıyaslarkenki mottomuzun "onlar gibi ol daha iyisi ol" olduğunu söylüyordu. Bizde kendimizi kıyaslayıp acaba onlar gibi miyim? Onlardan iyi miyim? diye düşünüyoruz.

  • Bıktım insanların (ben de dahil) ... gibi davranmasından. Herkes farklı hissediyormuş gibi davranıyor. Farklı düşünüyormuş gibi davranıyor. İstediği şeyi istemiyor gibi davranıyor. Açken tok gibi davranıyor. Uykusuzken ayık gibi davranıyor. Çalıştığı şirketin iyiliğini düşünüyor gibi davranıyor. Çevresindeki insanlara saygılı gibi davranıyor. Mutlu gibi davranıyor. Güçlü gibi davranıyor. Korkusuz gibi davranıyor. Kararlı gibi davranıyor. Hiç sıçmamış gibi davranıyor. Diğerlerini ezmek istemiyor gibi davranıyor. Herkes sim kaplı bok gibi. 

  • Sahtesiniz korkuyorsunuz boka benziyorsunuz. Sinirlerimi bozuyorsunuz. 

  • Hayatın süprizlerini bozmayın. Sürekli neler yapabileceğini tahmin etmek. Hayatın tadını kaçırır. Herşeye hazırlıklı olmak süpriz yapmayı engeller. Beklenti sahibi olmak süprizin tadını kaçırır.

  • Elde ettiğin sonuçlara bakarak geçmişte yaptıklarını yargılamamak gerek. Geçmişde yaptıkların eksik hatalı kusurlu olabilir. Bu sonucu getiren kararlar da vermiş olabilirsin. Ama geçmişini yargılamak geleceğini şekillendirme konusunda yapacakların ve vereceğin kararlar konusunda seni sıkacak ve hayatını çekilmez hale getirecektir. Yaptığın hataları yargılamak gelecekte aynı hataları yaptığında kahrolmana neden olacaktır. Buna stres denir. Hata yapmamak için kafanda sürekli bunlarla meşgul olacaksın. İstemediğin bir sürü şey yapacaksın.

  • Komplex sahibi insanların ilk fırsatta aşağılaması, küçümsemesi, alay etmesi çok normaldir. Nevrotik insanların buna ihtiyacı var. Ve biz nevrotik bir toplumda yaşıyoruz.

  • Mükemmel olmama konusunda diyeceğim bir başka şey herşeyi berbat etme hakkınız olduğudur.İşleri berbat etmek bunu engellemek için kendini harap etmekten iyidir.Bırak batsın nolursa olsun. Olması gereken işler boka sardıktan sonra kendine karşı acımasız olmamaktır. Merhametli olmalısın kendine.

  • Olan veya olası herşeyi normal kabul etmeli. Bir şeylerin olması için veya olmaması için çaba göstermek kendine karşı merhametli olmayacağın durumlardır. Kendine merhameti geliştirdikçe olası gelecek için endişelerin azalacaktır. Bunda başkalarının yargıları veya tavırlarının da etkileri var. Onlar senin kendine karşı acımasız olmanı kendini suçlamanı sağlayarak yönlendirmek isterler. Bunu sen de yaptığını görebilirsin.

  • Hata yapmak, senin veya bir başkasının kafasındaki modele göre kusurlu olmak çok doğal. İstemediğin durumlara düşmek çok doğal. Ama hayatını sadece istemediğin şeyler olacak diye bunları engellemekle harcayamazsın. Bu yüzden sana maliyetini düşünmeden şu an için yapacağını yapmalı veya yapmamalısın. Ki bunu bile eksiksiz yapman gerekmiyor. Olduğu kadar.

  • Nerede okudum hatırlamıyorum. Elindeki ile mutlu olamiyorsan daha fazlasıyla da mutlu olamazsın diye yazıyordu. Şükretmek tam anlamı ile bu bence. Şu anki halinden memnun olmak, şikayetçi olmamak.

  • Şikayetçi olmak, sızlanmak, memnuniyetsiz olmak hiç bir fayda sağlamaz. Bulunduğun durumdan memnun keyifli olmak gerek.


  • Bu şükretmek, memnun olmak, şikayetçi olmamak, sızlanmamak çok büyük nimet. 

  • Her zaman bir sonraki adımını bilmek sıkıcı değil mi? Biraz sonra yapacağını bilmek kötü.

  • Arada yaşadığın anın tadını çıkarmayı dene. Çok zevkli olabiliyor.

  • Uykum olduğu halde uyumamaya çalışıyorum. Bir çoğu benimle birlikte aynı çaba içerisinde. Hayatımda çok zaman bunu yaptım. Çok acı. Herkes böyle yaptığı için genel geçer bir durum olmuş. Uykun geldiğinde uyumanı yadırgayan insanlardan oluşan bir toplum oluşmuş. Herkes kahve içip duruyor. Çok kolay ve sık hastalanıyoruz. Çok aptalca.

19 Ocak 2016 Salı

Fasulyenin Faydaları -10

  • Alay etmezsen alay ediliyorsin. İnsanların alay etmesinde ve acımasız olmasındaki başlıca sebep bu. Tek sebep değil ama. Birileri topluca alay ediyor küçük görüyorsa bu onların hepsinin kendilerinde olduğunu düşündüğü bir zayıflık açıktan kaçmaya çabaladıklarının işaretidir.

  • Whatever happens, keep peace in your heart. 

  • Bir şeyler seni çektiği halde sen ona yöneleceğine korkundan direniyorsun. Bir şeyler ise seni çekmediği hatta ittiği halde yani ilgini çekmediği halde üzerine gitmeye çalışıyorsun. Başaramayacaksın. Yanı sıra kendine yazık edeceksin. Hep imrenecek kendinden nefret edeceksin. 

  • Korkularına endişelerine karşı tedbirler alır geliştirirsin. İnsanları çileden çıkaran ise korkularının yersiz olduğunu görmektir. Bu yüzden karşı tezler üretip korkularının rasyonel olduğunu ispat etme gayretine girerler.

  • Gelişim istiyorsan. Var olanın yıkılmasına izin vereceksin. Bir şeyi yıkmadan yerine başka bir şey yapamazsın. Her şeyi bir arada tutmak mümkün değil. Yıkılmalara izin vereceksin. Gelişmeyi sağlayan kaosdur. Düzen yerinde saymaktır. Olduğun yerde çürümektir. Dönüşümlere yıkımlara izin ver. Direnmekten vazgeç.

  • Bu yüzyılın insanının sorunu pısırıklık. En ufak şeyden kokup çekinmesi. Hazır düzeninin bozulmasından ödü patlaması. Konforuna sıkı sıkıya bağlı olması. En ufak bir eksiklikte kahrolacak olması. 

  • Yalnız kalınca sıkılıyorsun. Korktuğun sonuçlar doğurabilecek şeyler yapma isteği doğuyor çünkü. Harekete geçemediğini farkediyorsun. Sen olarak yaşamadığını farkediyorsun. İçinde yaşadığın hapishanenin farkına varıyorsun. Hepiniz yaşıyorsunuz bunu.  

  • Id, ego, super ego var. Süper ego kafamızın içindeki toplumun sesi hep bize çeki düzen vermeye çalışır. Tanımak için kafandaki başkalarının sesi olarak düşünebilirsin. Id ise içinden gelen hisler. Ego sensin. Mantıklı kararlar veren düşünen bir anlamda kafandaki kendi sesisdir. Karar verirsin. Ego zayıf olunca süper ego veya id doğrudan karar almaya başlıyor. Bunlar refleks tepkiler oluyor. Ego güçlendikçe soğukkanlı mantıklı çıkarımlar geliyor. Id tatmin oldukça daha mutlu coşkulu oluyorsun.Süper ego ise hep seni güvende tutmaya yönelik. 

  • Id ve süper ego hemen harekete geçmen için uğraşır. Güçlü ego bunlara her zaman izin vermez.

  • Ego sanki irade ile aynı şey. Hem çevreye hemde olur olmaz doğan isteklere karşı mantıklı bir şekilde cevap vermek gibi. 

  • Değerim ne diye düşünmekten kendimizi alabilsek çok daha mutlu olup çok daha mutlu edeceğiz. Sürekli onun gözünde değerim ne bunun gözünde değerim ne. 

  • Kendinden şüphe etmemek gerek. Sıkıntı yaratan durumlar hep kendinden şüpheye düşmenden kaynaklanıyor. 

  • İçselleştirdiğimiz eleştiriler var. Bazıları çok derinlerde farkına bile varmadan bizi zapturapt altına alıyor.Genelde suçlayıcı nitelikteler. Daha çok sendeki eksiklikten dem vurur. Görmezden gelmek gerek. 

  • İnsanlar diğer insanlar üzerinde olabilecek en büyük etkiye sahip olmaya çabalıyorlar. Nedenini bilmiyorum. Bunun araçlarını ele geçirmek için çabalıyorlar. Zenginlik, güç, alımlılık, statü ne olursa bu araçları elde edereken fazla insan üzerinde en fazla etkiye sahip olmaya çabalıyorlar. Yaptıkları etkinin arttığını görmek onları mutlu ediyor. Yada rahatlatıyor. Acaba kontrol etmek olabilir mi bu etkiyi elde etme amacı. Yani yine iş korkulara mı geliyor. Her şeyi kontrol edip korkularından sıyrılmak mı çaba. Etki edebildiğini görünce korkuları azalıyor herhalde.

  • Bütün sorun yeterince iyi olmadığına dair düşünceden kaynaklanıyor. Hangi konuda yeterince iyi olmadığını düşünüyorsan o konuda savunmasız ve panik oluyorsun. 

  • Yeterince iyi olmak konusu sadece senin iyi olman gibi değil de aynı zamanda yaptıklarının yeterince iyi olması, halinin durumunun yeterince iyi olması, kararlarının yeterinhce iyi olması, herhangi bir sıfatının da yeterince iyi olması. Hani örnek vermek gerekirse derslerinde yeteri kadar iyi olmak, mesleğinde yeterince iyi olmak, yeterince paran olması, yeterince iyi görünmek  gibi. 

  • Korkunun kaderin ile ilgisi yoktur. O kaderine direnmektir. Kaderini ne kadar ertlersen o kadar acı çekerek gerçekleştiğini görürsün. Bu yüzden en iyisi direnme. Kimsenin kaderi kötü yazılmış değildir. O senin gelişimin için yaşaman gerekenlerdir. Ama sen buna direnmeye çalışırsın. Direncin en büyük kaynağı ise korkudur.

  • Utanmak toplum kurallarının aşırı içselleştirilmesinden kaynaklanan kendini suçlama ve cezalandırmanın otomatikleşmesidir.

  • İnsanlar diğer insanları kontrol altına almaya çalışıyor. Çünkü o insanların tamammı kafasının içinde ona komutlar verip duruyor. Onu hareketlerini tetikliyor. Toplumun sesi süper ego sürekli konuşuyor. O da çıkıp insanları etkisi altına alarak bu sesleri yekpare yapıp kendisini rahatlatmaya çabalıyor. Güç peşinde koşan adamın amacı kafasındaki sesleri susturmak. Onlara istediğni söyletmek. Herkesi bir şekilde yola getirmeye çabalıyor ki onu yargılayan eleştiren sesler bitsin ve rahatça hareket edebilsin. Kendini özgürleştiremeyen bu insan başkalarını da kendisi gibi kısıtlamış oluyor.

  • Kusursuz bir tatil yapmayı boşver. Yap gitsin. Kusursuz bir öğrenci olmayı boşver. Ol gitsin. Kusursuz bir proje yapmayı boşver yap gitsin. Kusursuz bir vatandaş olmayı boşver ol gitsin. Kusursuz bir evlat olmayı boşver ol gitsin. Kusursuz arkadaşlar edinmeyi boşver edin gitsin. Kusurlu eksik zayıf olmak da güzel. Mükemmel olmak kasıyor. Sürdürülebilir değil.

  • Her zaman havalı cool olmayabilirsin. Bu açıdan da kusursuz olmayı boşver. Toplumun kusursuzu olmayı da boşver.

  • Başarısızlık da bir kusurdur ve başarısız olmakdan da korkma. Başarılı olmayı boşver. Olursan olursun olmazsan olmazsın. Başarılı olmayı boşvermeyi bile başaramamaktan korkma.

  • İşinin kusursuz olmasını boşver olsun gitsin. Çevrendeki insanların kusursuz olmasını bekleme bırak kusurlu kalsınlar aynı senin gibi.

  • Arabanın kusursuz olmasını boşver. Olduğu gibi olmasının bir sakiıncası yok. Olmamasının da bir sakıncası yok. Yine kusursuz olmayan insanlar kusursuz olmak gereğine inandığından kendisini daha iyi hissetmek için senin ne derece kusurlu araban olduğunu yüzüne vurmaya çalışacaktır. Bu da onun kusuru boşver.

  • Bir şey yapmaya karar verdiğinde kusursuz yapmak veya başaramamak kaygısı seni alıkoymasın. Ha bir de kusurlu görünme kaygısı.

  • Varsayımlarını çok da kafana takma. Onlar gerçekler değiller sadece varsayımlar.