Kuran Alıntıları -2

  • Şunları görmedin mi? Kendilerinin sana indirilene de senden önce indirelene de inandılarını sanarken, inkar etmekle emrolundukları tağutu aralarında hakem yapmak istiyorlar. Zaten şeytan da onları geri dönülmez bir sapıklıkla sersem hale getirmek istiyor. Kendilerine Allah'ın indirdiğine ve resule gelin denince, o ikiyüzlülerin senden iyice yüz çevirdiklerini görürsün. Peki nasıl oluyorda ellerinin hazırladıkları yüzünden, başlarına bir müsibet çöktüğünde sana gelip "Biz sadece iyilik yapmak barıştırmak istedik" diye Allah'a yemin ediyorlar.


  • Kendilerine "ellerinizi çekin namazı/duayı yerine getirin, zekatı verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir grup insanlardan Allah'tan korkmuş gibi, hatta daha şiddetli bir korkuyla korkar oldu. Ve şöyle dediler "Ey Rabbimiz! Niye yazdın üzerimize savaşı yakın bir süreye kadar bizi ertelseydin ya." De ki "Dünya nimeti çokazdır. Kötülükten sakınan için ahiret daha hayırlıdır. Bir kıl kadar bile zulma uğratılmazsınız" Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalaycaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde "Bu Allah katındandır" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda "Bu senin yüzündendir" derler. De ki "hepsi Allah katındandır". Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiç bir sözü anlamıyorlar.

  • Allah o şeytana lanet etmiştir. Demiştir ki o: Senin kullarından belirli bir pay elbette alacağım. Yemin olsun onları saptıracağım. Onları kuruntulara/hurafelere /anlamını bilmeden okumaya mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak emredeceğim de Allah'ın yaradışını/yarattıklarını değiştirecekler. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır. Şeytan onlara söz verir, ümit verip hayal kurdurur hurafeye/anlamını bilmeden okumaya iter. Ama o onlara bir aldanıştan başka hiç bir şey vaat etmez.

  • Ne sizin kuruntularınız ne de ehli-kitabın kuruntuları; kim bir kötülük yaparsa onun cezasını görür  ve kendisi için Allh'tan başka dost da yardımcı da bulunmaz 

  • Ey iman edenler! Öz benliğiniz, anne babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa zengin veya fakir de olsalar adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun. Allah ikisine de sizden daha yakındır. O halde nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut çekimser kalırsanız, Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.

  •  Öyle kişiler ki onlar müminleri bırakıp da küfre sapanları dost ediniyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah'ındır. 

  • "Ey kavmim! Allah'ın size yazdığı kutsal topraklara girin. Sakın dönüp kaçmayın; sonra hüsrana düşersiniz. "  "Ey Musa" dediler. "Orada zorba bir topluluk var. Onlar çıkmadan biz oraya girmeyiz. Ne zaman çıkarlarsa o zaman gireriz." Allah'tan korkanlardan, O'nun nimetine ermiş iki adam dedi ki: Onların üzerine kapıdan girin. Siz oraya girdiniz mi onları yenmişsiniz demektir. Mümin iseniz yalnız Allah'a tevekkül edin. 

  • Sen de aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar.


  • Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın. Siz doğru yolda oldukça sapmış olan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size neler yapıyor olduğunuzu haber verecektir.