Kuran Yorumları

  • En'am suresinin 7. ayetinde anlatılandan şunu anlıyorum. İnsanlara inanmaları için mucize bile göstersen, hani gökten kitap bile gelse, onlar bir açıklama bulup onun mucize olduğunu inkar ederler. Ona inanmazlar. Kendi düşünsel altyapılarının yıkılmasına asla izin vermezler. Olur olmaz bir açıklama yapıp kendi inanç düşünce sistemlerini korurlar. İnsan ne kadar az üretmişse düşünce bazında bu tür kendi düşünce sistemine uymayan delilleri o kadar kolay açıklayabiliyor. Büyü deyip geçebiliyor.



  • Herşeyin Allah'tan olduğu senin yapacağın bir şey olmadığını En'am suresinin 17. ayetinde de söylüyor


  • En'am suresi 32. ayette ne güzel diyor: Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.

  • En'am suresi 37. ayette "Kuşkusuz Allah bir mucize indirmeye Kaadir'dir. Fakat çokları bilmiyorlar" diyor. Burada da insanların mucize gerçekleştiğinde bunu farketmeyecek olmaları olarak anlıyorum. Bilmedikleri mucizenin gerçekleştiği, Allah'ın mucize gerçekleştirebileceği değil.



  • En'am suresi 64. ayette "De ki: Ondan da tüm sıkıntılardan da sizi Allah kurtarıyor; sonra siz ona ortak koşuyorsunuz." diye yazıyor. Benim anladığım seni sıkıntılardan Allah kurtarıyor ama sen başka şeylerin yaptığını veya payı olduğunu düşünerek ortak koşmuş oluyorsun. Oysa seni kurtaran sadece Allah'tır.


  • En'am suresi 109. ayette "Tüm yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Mucize geldiğinde de iman  etmeyeceklerini anlamıyor musunuz" diyor. Burda yine insanların mucizeleri anlamayacaklarını görüyoruz. Yine inanmayacaklar.


  •  En'am suresi 111. ayette "Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler kendileri ile konuşsaydı ve herşeyi toplayıp karşılarına dikseydik, Allah'ın dilemesi dışında yine de inanmazlardı. Ne var ki, çokları cehalet sergiliyorlar." diyor. Anladığım bütün bunları yapsan da bunları mucize veya herşeyin hakimi bir gücün yaptığına inanmayacak ve yine bir şeylere bağlayıp böyle böyle oldu diye izah edeceklerdi. Kendi bilgilerinle sebeplerle açıklayamayacağı bir sürü şey olurken insan hala bunları delil olarak görmez. Ne mucize gelirse gelsin inanmaz.


  • En'am suresi 119. ayette "Size ne oluyor da Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Zorda kalışınız dışında üzerine haram kıldığını bizzat kendisi size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Birçokları ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Hiç kuşkusuz senin Rabbin sınır tanımaz azgınları çok iyi bilmektedir" diyor. Burada haram olan şeyler Kuran'da ayrıntılı olarak verildiği halde bazı insanların haram olmayan şeyleri de harammış gibi sundukları yada başka bir ifade ile Kuran'da haram olarak nitelendirilmeyen şeyleri haram olarak gösterdiğini ve buna uyulmaması gerektiğini söylüyor. Benim anladığım insanların Kuran'da haram sayılan dışında başka hiç bir şeyden haram diye uzaklaşmaya çalışmamak gerek bu tür laflara itibar etmemek gerek.



  • En'am suresi 123. ayette "Biz bu şekilde her kentte/ her medeniyette kodamanları o kent ve medeniyetin suçluları yaptık ki, orada oyunlar tezgahlayıp tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlar ama farkında değiller" diyor. Bu ayet çok ilginç ve çok açık her yerin önde gelenleri oranın suçlularıdır ve kendilerini kandırıyorlar diyor düpedüz. Ayrıca bu adamlar tezgahlar tuzaklar kuruyorlar.Buradan bir yerin önde gelenleri hakkında pek olumlu yaklaşılamayacağı sonucunu çıkarıyorum.

  • En'am suresi 151. ayette "Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız" diyor. Burdan anlıyoruz ki İslam öncesi toplumlardaki çocukları öldürme konusu çocuk istememekten değil, yoksulluktan. Ayrıca Yoksulluktan korkmamak gerektiğini de yine burda görüyoruz.



  •  En'am suresi 159. ayette "Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler varya, senin onlarla hiç bir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir." diyor. Burda açıkça mezheplere bölünmemeyi öğütlüyor.

  • Araf suresi 2. ayette "Bir kitaptır bu; sana indirildi, onunla uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak. O halde bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın." diyor. Burdan Kuran'ın bir kurallar kanunlar kitabı değil uyarılar ve öğütler kitabı olduğunu anlıyorum. Bu yüzden Kuran'da sana bir şey yapman veya yapmaman söyleniyorsa senin için daha iyi olduğundan söyleniyordur. 

  • Araf suresi 3. ayette "Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar az öğüt alıyorsunuz." diyor. Bu ayette anladığım Kuran'dan önce başkalarının lafını dinleyerek onların peşine düşmeyin diyor. Bu da özellikle din konusunda kimseyi öncü, lider gibi görüp takip etmemeyi gerektirir. 


  • Araf suresi 20. ayette "Derken şeytan kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir" diyor. Burda açık bir vesvese örneği görüyoruz. Allah'ın söylediğini olduğu gibi alacağımıza ona ek anlamlar ekliyoruz. Aynen şeytanın verdiği vesvese gibi. Günlük hayatında da insan Allah'tan doğru olarak bildiğine eklemeler çıkarmalar yorumlar ekleyerek -gerek kendisi gerek başkasından duyduğu - uygulamaktan vaz geçiyor. 


  • Araf suresi 35. ayet:"Ey Ademoğulları! İçinizden size ayetlerimi yüzünüze karşı anlatan resuller geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiç bir korku dokunmayacaktır. Onlar tasalanmayacaklardır da." Burda peygamberlerin bildirdiği ayetlere uyulduğunda insanın hiç bir şeyden korkusu olmayacak hiç bir endişe de duymayacaktır diyor. Sen Kuran'da anlatıldığı gibi yaşarsan ayetlerde söylenenlere uyarsan korkularından, endişeşerinden  sıyrılırsın diyor açıkça.

  • Araf suresi 52 ve 53. ayetlerde "Yemin olsunki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir klavuz, bir rahmettir o. Onun yalnız tevilini gözetirler..." diyor.  Ben 53. ayetin ilk cümlesini aldım gerisinin konu ile alakasını görmedim. Burda Kuran'ın ayrıntılı bir şekilde yazılmış bir klavuz olduğunu ama kimi insanların onun kendisini değil de tevili (sözlükten baktım yorum demekmiş) referans alarak hareket ettikleri anlatılıyor. Bu ayetler bence sadece Kuran'ı referans almak gerektiği dine başka kaynak olmayacağının başka bir delilidir.

  • A'raf suresi 188. ayette "Deki: Ben Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiç bir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim" diyor. Burda benim dikkatimi çeken ilk cümle oldu. Allah'ın dilemesi dışında kendisine bir fayda sağlayamayacağını söylüyor. Sen diyor kendine fayda sağlayacak güçte değilsin. Sen kendin için bir şeylerin olmasını sağlayamazsın. Ancak sen bir şeyleri elde ediyorsan bu Allah diledi diye oluyor.

  • A'raf suresi 189-194 arası "O, odur ki sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü  buna ısınsın. Eşini sarıp kucaklayınca o, hafif bir yük yüklendi de bir süre onu gezdirdi. Ağırlaştığında ikisi birden Rablerine şöyle dua ettiler: Bize iyi huylu yakışıklı bir çocuk verirsen şükredenlerden olacağız. Allah onlara iyi huylu barışçıl bir çocuk verince, kendilerine verdiği nimete ikisi birden Allah'a ortak koşmaya başladılar. Allah onların ortak koştuğu şeylerden arınmıştır. Hiç bir şey yaratmayan bizzat kendileri yaratılmış olan şeyleri/kişileri mi ortak koşuyorlar. Onlar ne bunlara yardım sağlayabilirler ne de kendi benliklerine yardımcı olabilirler. Onları iyiye ve güzele çağırsanız sizi izlemezler. Ha onlara dua etmişsiniz, ha suspus oturmuşsunuz sizin için aynıdır. Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi kullardır. Eğer iddianızda haklıysanız, hadi çağırın onları da size cevap versinler." Burda insanlar Allah'a dua edip Allah'ın onlara isteklerini vermesi sonrası başka şeylerin isteklerine katkısı olduğunu söylemelerinin yanlış olduğunu gösteren bir hikaye var. Muhtemelen bahsedilen Adem ve Havva ve çocukları doğmadan Allah'tan iyi, sağlık bir çocuk olmasını diliyorlar. Allah onlara bunu sağladığında yani çocuk doğup güzel sağlıklı bir çocuk olduğunda bunu sağlayanın sadece Allah olduğunu düşüneceklerine Allahın yanı sıra etkisi olan katkı sağlayan kişilerin veya şeylerin olduğunu düşünüyorlar. Benim diyeceğim Allah bir şeyi verdikten sonra ona bin tane bahane bulunur. Hani şuraya gittim ondan oldu gibi oysa o olacak olan sen gitmesen de olacaktı. Çünkü artık Allah diledi. Ona bir neden bulunur artık.