Mevlana Alıntıları

  • Namazın canı şu görünen şekil değildir. Dalıştır kendinden geçiştir.

  • Kim Tanrı ışığından yüz çevirir de yüzünü duvara tutarsa kesin olarak kıbleyi arkasına almıştır.

  • Şu beden atındır senin, bu dünya da o atın ahırı

  • Zulüm ediş, kin güdüş, haset, hırs, insafsızlık, ululuk gibi bütün kötü huylar sende oldu mu incinmezsin; fakat bunları bir başkasında gördün mü ürkersin incinirsin. Bil ki kendinden ürkmedesin, kendinden incinmedesin.

  • Her dinin namazı bir başka çeşittir; fakat hiç bir dinin imanı değişmez.
5
  • Tanrı'nın aksi olan şu hoş şeylerden, şu lütuflardan geçmemek gerek, fakat bu kadarını da yeter bulmamak gerek.

  • Tanrı vergisiyle yol alış var bir de irfan sahibi oluş var. Bazı kimseye Tanrı lütfetmiştir, fakat irfanı yoktur. Bazı kimseninde irfanı vardır fakat Tanrı vergisini elde edemez. Her ikiside olursa ne mutlu.

  • Bin kere sınanmışsındır; diş ağrısından, baş ağrısından, baş korkusundan öz doğruluğu beliriyor sende; peki ne diye bedenine rahatlık verme kaydındasın; ne diye onu besleyip geliştirmeye koyulmuşsun.

  • Kesin olarak can sıkıntısı, suç karşılığıdır; gönül ferahlığı ibadet itaat karşılığı.

  • Ulu Tanrı derki: O işi gücünle kuvvetinle başaracağını sandın. Bu bir yol yordamdır ki koymuşum.
10
  • Açlık beden evinde yıkım var diye tabiattan bir istek; kerpiç ver, balçık ver diye isteyiştir. Yemek de al işte diye bir cevaptır. Yememekse henüz ihtiyaç yok diye cevap veriştir.

  • Dünya bir dağa benzer. Hayır olsun, şer olsun, ne dersen onu duyarsın dağdan. Bir güzel söz söyledim dağ çirkin cevap verdi sanırsan imkan yok buna.

  • İstekler uyumuş köpeklere benzer, onlardaki hayır ve şer gizlidir.

  • Her nimetin bir gamı vardır.

  • Kim sabrederse rızkı gelir yetişir, çalışıp çabalama zahmetine düşmen senin sabırsızlığındandır.
15
  • Kanaatten hiç kimse ölmedi; hırsla da hiç kimse padişah olmadı.

  • Acele şeytan hilesidir; sabır ve tedbir Tanrı lütfudur.

  • Kötü kişinin rızk veren Tanrı'ya güveni yoktur. Gaybdan ona rızkın cömertce saçıldığına inanmaz.

  • Eğer açlık olmasaydı imtilaya tutulurdun. Ondan sonra da sende daha yüzlerce illet baş gösterirdi.

  • Açlık ilaçların padişahıdır. Açlığı canla başla kabul et, onu böyle hor görme.
20
  • Öfke ve hırs vaktinde kendini tutabilen adam nerede

  • Gayb aleminden gönlüne ne gelirse konuktur onu hoş tut

  • Gam fikri neşe yolunu vurursa gam yeme. O hakikatte başka neşeler hazırlamaktadır.

  • Senin de gönlüne yeniden yeniye belalar geldikçe o belaları güle güle karşıla.

  • Bulut görünüşte yüzü asıktır ama gül bahçesini bezer, çalı çırıyı kırar. Gamı bulut gibi bil de o asık suratlıya pek surat asmaya kalkışma.
25
  • Her bayağı akıl, hırs ve öfke zamanı, yerinde durmaz ki.

  • Sen düşmanın hayali ve tasavvuru yüzünden sevgiliye ve dosta sarılmışsındır.

  • Sabırdan merhamettten başka iyi iş yoktur.

  • Hışmı, şehveti, hırsı terk etmek erliktir.

  • Cennetin hoşa gitmeyen şeylerle çevrili olduğu, cehennemin heva ve hevesten olduğu söylenmiştir.
30
  • Bedenlerimizin secde etmesi, canlarımızın Tanrı'ya yaklaşmasına sebebtir.

  • Alemde hiç bir zehir, yahut şeker yoktur ki, birine ayak öbürüne ayaykkabı olmasın.

  • Hakikatte her düşman senin ilacındır. Çünkü ondan kaçar halvet bucaklarına sığınır, Tanrı lütfundan yardım dilersin.

  • Mümin canı zahmet ve meşakkatle kuvvetlenir.

  • Senin dileğin olmaksızın Tanrı bir zahmet verirse ona sabret, ona razı ol.
35
  • Bil ki kin; sapıklığın, kafirliğin temelidir.

  • Kızdığın zaman kızgınlığına uymamak gerek.

  • Kötülükte bulundun mu kork, emin olma. Çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur, Tanrı onu mutlaka bitirir.

  • Hırsın, bu dünyada ateşe benzer.

  • Mal opladım diyen ne diyor yani? Bu kadar fışkı, bu kadar tezek getirdim diyor. Bu söz rezilliği arttıran bir sözdür ama külhandakiler, aralarında bununla övünürler.
40
  • Külhanda doğup temizlik nedir görmeyen kişiye mis koklatsan incinir hasta olur.

  • Tanrıyı anış suyuna dal, nefesini tut, sabret de eski düşüncelerden, vesveselerden kurtul.

  • Gönül evine bak; gamla toplandı mı süpürgeci olmaksızın tövbeyle süpürülür arınır.

  • Sen daha kendi sakalına hüküm yürütemiyor, ona bile padişahlık edemiyorsun artık nasıl olurda iyiye kötüye padişahlık yapmaya, hüküm yürütmeye kalkarsın.

  • Cihan padişahları kötülüklerinden dolayı kulluk şarabından bir koku bile almamışlar.
45
  • Haraç ala ala kum gibi altın yığsın yine ölür geberirsin onlar senden arta kalır.

  • İnsan hayaller görür. Taş altın şeklinde görünür. Oyun zamanı çocuklarda kızışırlar o taş topaç kırıklarını altın ve mal görürler ya.

  • Şehvet onları dükkana alışverişe, mahsüle ve yiyeceğe çeken zincirdir. Bu zincir korkudan ve şaşkınlıktan yapılmadır.

  • Halk yoksulluktan korkar, ama boğazlarına kadar acı suya batarlar. O yoksulluğu yaratandan korksalardı onlara yeryüzünde defineler aşikar olurdu. Hepside gam korkusuyla gamın içine batmışlar, varlık kaygısıyla yokluğa düşmüşlerdir.

  • Biz de tilklere benzeriz bizi yüzlerce çeşit belalardan kurtaran ayaklarımız ulularımızdır. Derin hilelerimiz kuyruğumuza benzer de biz onunla sağdan soldan oynar onunla oynaşır dururuz. İstidlale yapışır, hileye koyulur, falan adam, feşman adam bize şaşsın kalsın diye kuyruğumuzu sallarız. Halkın hayran olmasını isteriz hatta tamah elimizi tanrılığa bile uzatırız.
50
  • Cihandaki her şehvet, ister mal olsun ister mevki, ister ekmek. Bunların her biri seni sarhoş eder. Bunları bulamazsan başın ağrımaya başlar sersemleşirsin. Bu gam sersemliği bulamadığın şeyin seni sarhoş etiğine delalet eder. Bnların ihtiyaçtan fazlasına meyletme de sana galebe etmesin, sana bey olmasın.

  • Sabır ve sükut Tanrı rahmetine sebep olur.

  • Nimete şükretmek nimetten daha hoştur.

  • Su kaynayınca buhar haline gelir havaya çıkar buhar da soğuyunca su olur, öyle mi? Doğrusu şu; yaradılış bu hükümlerden hariç olarak sebepsiz, illetsiz yokluktan sular coşturmada sen çocukluğundan sebepleri görüyor bilgisizliğinden sebeplere yapışıyorsun.

  • Dert Tanrı'yı gizlice çağırmana sebep olduğundan bütün dünya malından yeğdir.
55
  • Sabır güçlüklerin sıkıntıların anahtarıdır.

  • İyilik ettiğin kişinin şerrinden sakın

  • Zahmetsiz ve sayıya gelmez bir rızık ara da Cebrail sana cennetden elma getirsin. Ekmekteki fayda ve lezzet, Tanrı ihsanıdır, dilerse sana o faydalı kabuğu yani ekmeği vasıta etmeksizin de verir.

  • Aklı cüzinin afeti vehimdir zandır.

  • Yerde yarım arşın enlikte bir yol olsa insan hiç vehimlenmeden rahatça yürür. Fakat bir duvarın üstünde gitsen yolun genişliği iki arşın olsa yine eğri büğrü gidersin
60
  • Kötüye yorma, vehimlenme insanı hiç bir hastalık yokken hasta eder.

  • Oğul insan insanlık sıfatlarından bir kısmından kurtuldu mu şeyh olmaz ama olgun bir adam olur. İnsanlık sıfatlarından bir tek kara kıl bile kalmadımı şeyh olur.

  • Sabır genişliğin anahtarıdır.

  • Adam olmayanın eline mal ve mevki geçti mi herkesten önce kendi rezilliğini dileyen kendisidir. Çünkü o ya hasisliğe kalkışır, az verir yada cömertliğe girişir yersiz ihsanlarda bulunur.

  • Hırs ve tamah insanı kör ve sağır eder.
65
  • Ahmağa verilecek en iyi cevap sükuttur.

  • Sana ne dert gelirse kabahat bulma kendine bak. Dış alemde başkaları ile kötü oluyorsunda içten kötü nefsinle uzlaşıyorsun.

  • Tabiat düşmandan hıncını çıkartmak ister ama aklı, nefse demirden bir bağdır.

  • Şarap zaten edepsiz olanı edepsiz eder. Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur. Kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir. İnsanlar çoğu kötü ve ahlaksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler.

  • Kim hilebazlarla canavarların işini işlerse elbette kerem sahipleri hakkında şüphelenir.
70
  • Halk kime secde ediyorsa onun canını zehirliyor demektir.

  • Bu ululuk bil ki zehirli bir şaraptır o şarapla aptal kişi sarhoş olur.

  • Alemin zerreleri birbirine girse yine Tanrı'nın kaza ve kaderine karşı hiçtir.

  • Doğruluk ve yanıp yakılma velilere adetttir. Utanmazlık da her aşağılık kişinin sığındığı bir sanat. Bu suretle neşeliyiz diye halkı kendilerine çekerler ama iç yüzlerine bakılırsa hiç de hoş değildirler.

  • Mal yılandır, onda zehirler var. Halkın mal sahibini büyük sayması ona secde etmesiyse ejderhadır adeta.
75
  • Bir hayret lazım ki düşünceleri silip süpürsün, hayret, fikirleri de yok eder zikirleri de.

  • Geçmiş gelcek sana göredir. Yoksa hakikatte ikisi de birdir. Fakat sen iki sanırsın.

  • Arayan ister yavaş gitsin ister hızlı nihayet aradığını bulur.

  • İnsan geçim için rahatlık için yılan arar, gamdan kurtulmak için gam yiyip durur.

  • Peygamberler sebepleri gidermek için geldiler. Sebep ve vesilesiz denizi böldüler. Bütün Kuran sebebi gidermeye aittir. Kulluk et de bunlar sana keşfolsun.
80
  • Sen bir işe el atar, o işe iyice sarılırsın o işteki ayıp ve noksan o anda sana örtülüdür. Hararetle sahip olduğun fikrin de ayıbı senden gizlidir. Nihayet ondan usanır pişman olursun ya, bu hal, evvel olsaydı hiç ona koşar mıydın. Şu halde ona girişelim, kaza ve kadere uygun olarak o işi görelim diye önce ondaki ayıbı kusuru bizden gizlemiştir. Kaza ve kader hükmünü izhar edince göz açılır, pimanlık gelirçatar. Bu pişmanlıkta ayrı bir kaza kaderdir. Bu pişmanlığı bırakta Allah'a tap.

  • Aciz olduktan sonra pişmanlık neden?

  • Aklı zekayı sat da hayranlığı satın al akıl ve zeka zandır hayranlıksa bakış ve görüş.

  • Kenan gibi gemiden baş çekme, ona da zeki aklı bu gururu vermiş alatmıştı.

  • Akıl ve zeka sana kibir ve gurur verir. Aptal ol da gönlün doğru kalsın. Bu aptallık ona hayran olan adamın aptallığıdır.
85
  • Bilgi, mal, mevki ve hüküm, kötü yaratışlı kişilerin elinde fitnedir.

  • Bilgisizlere, geçtikleri mevkinin yaptığı fenalığı, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz.

  • Kömür senin hırsından ateş haline geldi, ateş halinde göründü; fakat hırs geçti mi o kömür, kapkara, berbat, bir halde kalkalır.

  • Ey müslüman, edep nedir diye arar sorarsan bil ki edep ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül demektir. Kimi falan adamın huyu kötü, tabiatı fena diye şikayet eder görürsen, bil ki bu şikayetçinin huyu kötüdür; kötüdür ki o kötü huylunun kötülüğünü söylüyor.

  • Aklın gözler işin sonunu gözetir.
90
  • Cüz. akıl, bir şeyden hüküm çıkaracak akıl değildir. O ancak fen sahibinden fenni kabul eder, öğrenmeye muhtaçtır. Bu akıl, öğrenmeye ve anlamaya kabiliyetlidir. Ama vahiy sahibi ona öğretir. Bütün sanatlar, şüphe yokki önce vahiyden meydana gelir fakat sonra akıl, onların üstüne bazı şeyler katar... Sanat bilgisi, bu akılla olsaydı ustasız bir sanat meydana gelirdi.

  • Gönülden de fikirler biter, gönlün nebatatı fikirlerdir. Bu fikirler gönüldeki sırları gösterir. Mecliste bana söz söyleyecek adam bulsan çimenlik gibi yüz binlerce gül bitiririm. Fakat nefes öldüren bir pezevenk olsa gönüldeki nükteler hırsız gibi kaçar.

  • Bir yere gitmeyi kuran, bir yolculuğa çıkmaya niyetlenen herkes, oraya varırsam işler başarırım; bir çok işlerim kolaylaşır, halim düzene girer, dostlar sevinirler, düşmanları yenerim diye akıllıca düşüncelere dalar; gönlüne gelenler bunlardır. Tanrı'nın dileği ise büsbütün başka birşeydir. İnsan bunca tedbirde bulunur, bunca kuruntular kurar, düşüncelere dalar; bir tanesi olsun, kendi dileğince olmaz; bununla beraber gene de kendi tedbirine dayanır, dileğini başaracağını sanır.

  • Kul tedbirde bulunur; takdiri bilmez. Tanrı takdiri gelip çattı mı, tedbir yok olur gider.

  • Halk kuruntusunun, tedbirinin asılsız olduğunu, boşa çıktığını hiçbir işi dileğince yürümediğini yüzbinlerce kez görmüştür. Fakat ulu Tanrı onlara bir unutmadır verir, hepsini unuturlarda kendi dileklerine uyarlar."Gerçekten de Allah, insanla insanın gönlü arasında bir engel olur"
95
  • Tanrı'm gönlümü, nefse ait vesveselerden, nefse ait işlerden boşalt; bozuk asılsız sevdalardan, düşüncelerden arıt da orada hiç bir korku kalmasın, eminlik yurdu kesilsin; vahyin yeri olsun; şeytanlar oraya yol bulamasın.

  • Şu namaz, bütün gün kıyamda, rükuda, secdede durman için konmamış ya; maksat, namazda beliren halin daima sende olmasıdır. Uykuda, uyanıklıkta, bir şey yazarken, bir şey okurken, hasılı bütün hallerde Tanrı'yı anıştan ayrılmamalısınki "Onlar namazlar boyuna kılarlar" sırrına eresin.

  • Şükre engel olan ham umut beslemedir. Elde etttiğinden daha çoğunu ummuştu; o ham umut, çok isteğe bağlanmıştı.

  • Ulu Tanrı insanı her solukta yeniden yaratıyor, onun içine yeni yeni şeyler gönderiyor; öylesine ki ilki ikinciye, ikincisi üçüncüye benzemiyor. Fakat insanın kendisinden haberi yok, kendisini tanımıyor insan.

  • Dünya işine sıkı sarılmamak gerek; gevşek sarılmak gerek çünkü dünya işine sıkı sarıldın mı işin gerçeğinden gafil olursun. Tanrı razılığı dilemek gerek, halkın razılığı değil çünkü halktaki o razılık , o sevgi, o esirgeme eğretidir; onları halka Tanrı vermiştir. Dilerse esenlik de vermez, zevk de. Bütün zevk, bütün nimet sebepleri varken hepside zahmet, meşakkat olur.
100
  • Gerçek; görüştür, görmektir, bundan öte bilgiler, hayal bilgisidir.

  • Düşman, düşman olanın eti, derisi değildir, ondaki aşağılık düşüncedir.

  • Kulla Tanrı arasındaki perde ancak şu iki şeydir: Sağlık ve mal. Hasta olan Tanrı'yı arar, malı olan dileklerinin sebeplerini hazırlar.

  • Kenan gibi her dağa gitme. Gözün bağlı da gemi onun için sana aşağı düşünce dağın da pek yüksek görünmede.

  • Müafık hırsından malım keasata uğrar diye korkup sabah karanlığı pazara gelir.
105
  • Sen akıldan ibaretsin başka neyin varsa ancak aklı örter gizler. Kendini kaybetme de saçma sapan şeylere uğraşma. Bil ki her şehvet şarap ve afyon gibi akla perde şehvete ait ne varsa hepsi gözü kulağı bağlar örter.

  • Dünya adeta uyuyan kişinin gördüğü hayallerdir. Uyuyan sanır ki bu hayaller, hakikattir ve sürüp gidecektir. Fakat ansızın ecel sabahı geldi mi zan ve hile karanlığından kurtulur. Yerini yurdunu görünce gamlanıp tasalandığına gülmeye başlar.

  • Nefsin boğazı vesveseden boşaldı mı ululuk vahyine konuk olur.

  • Dünya tamahı, kuvvetli ve büyük yerdedir. Tamah kulağa bir şey duyurmaz. Garez, gözü kapar adama bir şey anlatmaz.

  • Gururla dopdolu olan bu hayatın zevki seni doğruluktan hayatından uzaklaştırmakta. Tamah seni kör eder.
110
  • Yücelik tanrıyı şirk koşmadır

  • Kanaattan meydana gelen darlık takvadandır. Bu aşağılık kişiler yokluğundan darlığından apayrı bir şeydir.

  • Nekes bir habbe bulsa başını bile verir halbuki temiz kişi himmetiyle altın hazinesine bile bakmaz

  • Kim din gamına düşerse Tanrı öbür dertleri artık ondan alır.

  • Din avlamaya bak ki onunla beraber güzellik mal ve sana fayda veren baht da senin olsun.
115
  • Dünya kocakarısı senin yanında oldukça v sen onun işvelerene kapılıp kaldıkça ne onun ağı tuzağı çözülür, ne büyü düğümleri

  • Üstada bağlanan kitap şakirti olan kişi, Musa gibi yeninden yakasından parlayacak nuru nereden bulacak? Bu bakış bu akıl adama ancak baş dönmesi verir. Bırak görüşü artık da bekle bakalım

  • Belletme mevki de bir nevi şehvettir ve her çeşit şehvet yolda puttur.

  • Zeka ile atımızı saçma ve asılsız yerlere sürüdük. Gururlandık da erlerden baş çektik. Hayal denizinde yüzdük.

  • İbret al da kötü işe düşünce aklını başına devşir ye'se düşme hüsnü zanda bulun. Başkaları, korkup sapsarı kesilse bile sen aldırış etme. Fayda zamanında da ziyan zamanında da gül gibi gülmeye bak.
120
  • Tasavvuf nedir diye bir uluya sordular da dediki; sıkıntı zamanı, gönülde neşe ve ferah bulmak.

  • Uyku Tanrı velilerinin malı mülküdür.

  • Eğer gece olmasaydı bütün halk hırsından isteklerinin üstüne titremeden kendilerini yakar helak ederlerdi.

  • Herzevekillerin herzeleri manasız sözlerini saçma gururlarını az dinle bu çeşit adamlarla savaş safına girme. Tanrı bunlar hakkında "Onlar size uyunca sayınızı çoğaltmazlar ancak aranıza nifak sokar hile ve fesatı çoğaltırlar" dedi. Er olmayan kaypak arkadaşlara uyma çevir onların yaparağını

  • Gönlünde Tanrı sevgisi arttı mı şüphe yok ki Tanrı seni seviyor.
125
  • Sende din yoluna girmeyi o yolda çalışmayı kurarsın ama şeytan içinden seslenir. " O yola girme eziyetlere düşer yoksul olur kalırsın. Dostlarından ayrı düşer hor hakir bir hale gelir pişman olursun". Sen de korkar sapıklığa düşersin.

  • Kim bir şey isterse istediği şey de on rağbet eder.

  • Onun kaza ve kaderi senin tedbir ipini koparıverdi pekala neden kaza ve kadere inanmıyor, niçin kazasına rıza vermiyorsun?

  • Muratsızlık cennete kılavuzdur.

  • Ey iki gözünü de dükkana dikmiş ümidini oraya bağlamış adam kendine gel mescide yürü de rızkını Tanrı'dan iste.
130
  • Her görünene her tedbire güvenme yalvar yakar kork

  • Söz bahanedir, insanı insana çeken can bağdaşmasıdır, söz değil

  • Her şeyin hayali insanı o şeye çeker. Bağ-bahçe hayali insanı bağa-bahçeye çeker, dükkan hayali dükkana. Fakat bu hayallerde düzenler de gizlidir. Filan yere gidersin, pişman olursun, hayır sanmıştım ama dersin değilmiş. Bu hayallerörtüdür, örtü ardında birisi gizli. Hayaller ortadan kalktı mı gerçekler hayal örtüsü olmadan yüz gösterdi mi kıyamet kopar orda.

  • Gerçekte çeken birdir. Bir adam yüz çeşit yiyecek ister. Temeli açlıktır.

  • Gerçekten de kafirlerden başkası Tanrı rahmetinden umut kesmez.
135
  • Kendimi gördükçe, kendi gücüme güvendikçe zayıfım, gücüm kuvvetim yok; bütün zayıflardan da zayıfım; bütün çaresizlerde de çaresizim. Ama bakışımı, görüşümü değiştirdim de kendimi görmedim, senin lütfunu senin yardımını gördüm mü, "O gün yüzler parlar , güzelleşir ve rablerin lütfunu bekler" hükmünce niçin zayıf olayım; niçin çaresiz olayım; niçin çaresizlere çare bulmayayım? Niçin insan olayım; niçin o soluğun o zamanın mahremi kesilmemyeyim.

  • Altın ve mal gözü bağlayan, kulağı sağır eden büyücüdür.

  • Düştüğümüz bütün eziyet, uğradığımız dert, ham tamahtan iler gelir; nefsin sınayışından dileğin bizi zorlamasından doğar. Yem yüzünden tuzağa tutulan kuş, daracaık kafese tutulur, damın başına düşekalır.

  • Kul Tanrı rahmetiyle işkilden kuşkudan kurtulur, dedikoduyla değil.

  • Herkesin hayal kurma kuvvet ve kabiliyetini görüp duran kafirlik suç işleyiş düşmanlarından ve gizli olan gösteriş, şüphe münafıklık, hased, nefret ediş, kin güdüş düşmanlarından koru
140
  • Nimet vereni dilemekteysen aşıklık et; nimet dilemekteysen kulluk et

  • Sevgi ve acıma insanlık vasfıdır. Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasfıdır.

  • Cihan saltanatı kıldan kıla, baştanbaşa can kaygısından, baş korkusundan ibarettir.

  • Nefis kadın gibi her işe çare bulmak üzere gah toprağa döşenir tevazu gösterir gah ululuk diler yücelir.

  • Sabır, gamdan kurtulmak için anahtardır. Sakın, endişelerden sakın. Fikir aslan ve yaban eşeğidir, gönüller de ormanlıklar.
145
  • Düşüncelerden perhiz et de can kuvvetini gör.

  • Kendini kamil sanan ululuk sahibi Allah'ın yolunda uçamaz. Ey mağrur ve sapık! Canında kendini kamil sanmaktan daha beter bir illet olamaz.

  • Kimse yarasının kötülüğünü görmesin diye her yaranın üstüne sinek üşer. O sinekler senin düşüncelerin mallarındır; yaran da ahvalindeki zulmet

  • Nice kafirler vardır ki din sevdasındadırlar. Fakat namus, kibir, şu bu onların maniaları halleridir.

  • Şükret, mağrur olma, ululanma, kulak as ve hiç kendini görme
150
  • Kendini beğenen, birisinde b,r suç gördü mü içinde cehennemden daha şiddetli bir ateş parlar. O bu kibre din gayreti adını takar, kendi kafir nefsini görmez.

  • Kötülerin kötülüğüne acıyın.

  • Vehmi, fikri, duyguyu, anlayışları sopa gibi bil, çocuk atı bil.

  • Allah'tan olmayan bilgi yüktür. Heva ve heves uğruna o bilgi yükünü taşıma ki içindeki ilim ambarını göresin.

  • Sufilerin ezberlenecek dersleri kitapları yoktur. Ama gönüllerini adamakıllı cilalamışlar, istekten, hırstan, hasisliktn ve kinlerden arınmışlardır.
155
  • Dünya mansıplarını elde etsen bile yine kaybetme korkusundan canın çıkar. En güzel olan Allah'ın aşkından başka ne varsa can çekişmeden ibarettir, hatta şeker yemek bile.

  • Öğünmek, görünmek, nazlanmak için cömertlik etmektesiniz korkudan, Allah'tan çekinmeden ona niyaz etmeden değil.

  • O aleme göz bağı, boğaz ve ağızdır.

  • Adem peygamber nefis zevkine bir adım attı, cennetin baş köşesinden ayrılma zinciri boğazına geçti.

  • Nice dualar vardır ki ziyanın helak olmanın ta kendisidir. Allah onları kereminden kabul etmez.
160
  • İnsanların çoğu insan yiyicidir. Onların selam vermelerinden pek emin olma.

  • Bir rahata kavuşurum ümidiyle nereye kaçsan orada önüne bir afet çıkar.

  • Ey iyi huylu kişi, gulyabani sesi nasıldır? Mal isterim, mevki isterim, şeref isterim. İşte böyle. İçinden bu sesleri menet de sırlar keşfedilsin.

  • Bu benim düşmanım, şu bana haset ediyor der durur halbuki kendisine düşman olan o tendir kendi nefsidir.

  • Nefsini öldürürsen özür serdetmeden kurtulursun ülkede hiçbir düşmanın olmaz.
165
  • Eğer cömertliğe karşılık verilecek olan şeyleri herkes görseydi dünyada kimse cimri olmazdı.

  • Allah'ın takdiri, kendi tedbirinden üstün gören kişi, nasıl olurda kendi tedbiri ile gönlünü avutabilir.

  • Sebeplere yapışmamak, onları görmemek makamı; ruhu tabayi aleminden kurtulmuş olanındır. Bu çeşit adam peygamberlerin mucizeleri çeşmesini sebepsiz görür. Onları sudan ottan meydana geliyor bilmez.

  • Korkunu, ümitsizliğini gul sesleri bil. Onlar seni aşağılıkların ta dibine kadar çekerler. Sana hırs veren her sesi de adamları paralayan bir kurt sesi bil.

  • Gündüz böyle yaptım, gece şöyle ettim deme; ancak gündüzü ışıklandıran, geceyi örten Tanrı, kendi yardımı ile, kendi bağışıyla gönlüme, gözüme merhamet etti, lütuf buyurdu de.
170
  • İbadet, itaat oğulları olmayın, ezel oğulları olun; ibadete güvenmeyin, ezeli Tanrı lütfuna, keremine güvenin.

  • Sen de nefis, heva ve heves karanlığından çıkıp gönül sabahının ışığının vurduğu yere gider, gönül ışığı ile bakarsan, halkın çoğunu din bostanındaki korkuluk gibi görürsün.

  • Şaşarım o kişiye ki dünyanın sonu olmadığını, yokluğa döneceğini, ehlini yok edip gideceğini bildiği halde nasıl olur da dünyaya düşer, mal mülk toplamaya koyulur, ona güvenir

  • Şehvetini ayak altına aldığın, nefsani isteklerini yendiğin zaman göklerde havalarda sana yüzlerce yol belirir ve sen seher vaktinde yapılan dua gibi göklere yükelirsin.

  • Kimde dünya sevgisini bırakıp Hakk'a yönelmek isteği varsa, o nefsini yendiği için şaşılacak bir kişidir. Kendinden kendi varlığından kurtulmuş bir canda zevk içinde zevk vardır.
175
  • Bir an için olsun hayattan şikayeti bırak kadere boyun eğ de müslümanlığı yenile

  • Sen hor görülmekten şikayet ediyorsun, ağlayıp duruyorsun, sızlanıyorsn, hor görüşteki lütufları, ihsanları göremiyorsun. Ya Hakk'tan yardımlar, ihsanlar isteme, yahut az şikayette bulun. Sana, Firavun'a yakışan debdebe, yücelik gerekse, sana yakışmayan aşkı ver, Firavun gibi vilayetler al, malını mülkünü arttır, ihtişamlı bir hayat sür.

  • Ey susmak! Benim özüm sensin,sevdiğimin perdesi de sensin. Susmanın en değersiz lütfu, insandan korkunun da recanın da yok olup gitmesidir. İnsan kaderin getirdikleri karşısında susarsa, şikayet etmezse, onda ne korku kalır, ne reca

  • Dünya malına tapıyorsun, çok zengin olmanın yollarını arıyorsun. Şehvet ve şöhret peşinde koşuyorsun. Yüksek mevkilere çıkmak, baş olmak, ona buna hükmetmek istiyorsun. İstediğni elde edemediğin zaman, yahut elde ettiğini kaybedince üzülüyorsun, harap oluyorsun. Bu hal, bu didinme, bu sızlanma, bu inleme, bu göz yaşları ne vakte kadar sürecek? İçine düştüğün acıklı hali anla da, aslının aslına gel.

  • Halkın seni övmesini, sana yaltaklanmasını, halkın tatlı ve kandırıcı sözlerini alıyor, altın gibi cebine indiriyorsun. Sana padişahların sövmesi, vurması sapıkların övmesinden daha iyidir.
180
  • Yemin etmek yalancı kişilerin adetidir. Doğruların yemin etmeye ihtiyaçları yoktur.

  • Bütün bunlar, korku, açlık, malların azlığı, bedenimizin hastalığı, hepsi can nakdinin meydana çıkması içindir.

  • Oltandaki et lokması, balığı avlamak içindir. Öyle bir lokma ne ihsandır, ne cömertlik.

  • Dünya hayatında başına gelen belalara, cefa dikenlerine katlan. Çünkü çektiğin acılar, sıkıntılar seni dikenlerden alır da güllere kavuşturur.

  • Dost uğruna düşmanların lanetini, hakaretini, küfürlerini şerbet gibi iç. Çünkü bu lanetler, hakaretler, küfürler, seni lütuflara, senalara, aferinlere manevi derecelere ulaştırır.
185
  • Bu gün gaflet, kulağımıza pamuk dolmuş, onu tıkamış; göze de hakikati göstermeyen kıl kesilmiştir. Bu yüzden, biz sevda vesvesesine kapılmış ve yarının gamı ile endişesi ile çırpınıp duruyoruz.

  • Kibri ve kendi beğenmeyi bırak da, yere göğe ığmayan o büyükler büyüğüne gönlünde yer ver.

  • İlletlerle, nefsani arzularla dolu olan hayvani ruhunu ona ver de sonsuz olan, hoş olan insani ruhu elde et.

  • Ey saki aşk şarabını fazlasıyla sun da, korku da kaybolsun rica ve ümit de. Düşüncenin de boynunu vur. Onunla hiç bir ilgimiz kalmasın, zaten o nerede biz neredeyiz.

  • Alemin ayıbını söyleyen daha fazla yol kaybeder. Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbını görür. Kim birisinin ayıbını görürse o alınır, o ayıbı kendisinde bulur.
190
  • Zahmetlerden, sıkıntılardan kaçma, nereye gidersen git, her yerde bir zahmet, bir sıkıntı, bir dert vardır. Vardır ama o dert, o zahmet seni bir dermana ulaştırır. Bu dünyada hiç kimse yoktur ki, bir dertten kaçsın da "kurtuldum" derken daha beterine uğramasın.

  • Bak da gör, insanlar dünya nimetlerine nasıl da dalmışlar huzuru, mutluluğu kaybetmişler, gözler hırsla göz çukurlarında civa gibi kararsız bir hale gelmiş.

  • Şehvet peşinde koşanlara, bedenlere gönül verenlere aşktan pek söz açma. Çünkü onlar korku ve ümit arasında yaşamakta, sevap ve günah hesabı ile uğraşmaktadırlar.

  • Peygamberlerden hangisi, suça, ayıba dair bir şey söylediyse taş gibi katı gönüle, kapkara cana, Allah fermanlarına ehemmiyet vermemeye, yarın ki ahiret gününü düşünmeyip rahatça keyfine bakmaya, bu aşağılık dünyaya heves etmeye, bu aşağılık dünyaya aşık, karılar gibi nefse zebun olmaya, nasihat edenlerden kaçmaya, temiz kişilerle buluşmaktan çekinmeye, gönüle, gönül ehline karşı yabancı durmaya, padişahlara hile düzmeye, onlara karşı tilkilik yapmaya kalkışmaya, gözü tok kişileri yoksul sanmaya, onlara haset edip gizlice düşman olmaya dair söyledi.
  • "Ayalimin rızkını kazanmaktan başka bir şey yapamıyorum. Ne çare? Dişimle tırnağımla çalışıp çabalıyor, helalinden kazanıyorum" dersin. Ey sapıklara karışan, ne helali? Senin kanından başka helal göremiyorum. Çare Allah'tandır. Lokmandan değil... Çare dindendir, puttan değil. Ey aşağılık dünyaya bile sabredemeyen bu yeryüzünü güzel bir tarzda döşeyen Allah'a nasıl sabredebiliyorsun? Ey naz ve nimete bile sabredemeyen, kerim Allah'a nasıl sabredebiliyorsun? Ey temize pise bile sabırsız Yaradana nasıl sabredebiliyorsun?
195
  • Ey elimde ekmeğim yok diye gamdan ölen, Allah yargılayıcı ve merhametliyse ya bu korku ne?

  • Kafana ululuk yerleşmiş, onun için kim seni kırarsa onu ezeli düşman sayarsın. Birisi huyuna aykırı söz söylerse ona bir hayli kinlenirsin.

  • Kibir ve kinin başlangıcı şehvettendir. Şehvetinin yerleşip kuvvetlenmesi de itiyat(alışkanlık) yüzündendir. Kötü huy, adet edindiğinden dolayı yerleşir. Seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın.

  • Bütün halk endişelere vesveselere mahkumdur. O yüzden hepsinin gönlü hasta hepsi gamlı gussalıdır.

  • O Süleyman, meydanda, herkesin gözü önünde. Fakat haset, kıskançlık göz bağıcı ve büyücü. O bizim önümüzde... bizse cahillikten, uykudan, herzevekillikten onu görmemekte ondan meyus olmaktayız.
200
  • Görünen o değil, zaten herşeyi O yarattığı için, O'nu kendimizde hissettiğmiz zaman herkes, herşey biziz, herşey bizden ibarettir.

  • Sürücü, Güdücü olma. Yani yüksek mevliye, yüksek makama, başkanlığa heves etme. Sürüde, halk arasında kal. Yüksek mevkide bulunmak baş belasından başka bir şey değildir.

  • Düşünce, düşünceye perde olur. Bu sebeple, şu veya bu sebeple düşünceyi bırak. Zaten o gizli değil ki.

  • Dikkatle bakarsan görürsün ki bütüngüzel vasıflar, güzel huylar hep gönülden gelmektedir, gönüle aittir.Bütün kötülüklerin, günahların kaynağı da balçıktan olan bedendendir. Nefsine ait arzulara uyarsan, şehvete boyun eğersen, beden balçığı daha da kalınlaşır, artar, yüz misli olur. Sen de daha çok günahlara, manevi pisliklere gömilmüş olursun. Nefsani istekleri terketmek hususundaki tembel davranışın seni zayıf düşürmektedir. Halbuki sen heveslerin, nefsani isteklerini yenebilsen bütün zorlukları aşacak, huzura kavuşacaksın.

  • Şu anda nasıl,niçin,neden dikenliğinden kendini kurtarabilirsen ona kavuşursun. Daha dünyadayken cennette yaşamaya başlarsın.

  • Kokmuş ekşimiş ayranla çöldeki kuyuların acı suları ile neden hayatınızı boş yere harcıyorsunuz.