Serbesatış-10


  • Olmasını istediklerimiz gibi olmak istediklerimiz de var. Olmamasını istedilerimiz gibi olmamayı istediklerimizde var. Yanlış olanlar olduğu gibi, yanlış olduklarımız da var. Olmsaı gerekenler olduğu gibi olmamamız gerekenler var. Velhasıl çevremizi düzenlemek konusunda, daha az hassas olmak gerektiği gibi , kendimizi düzenlemek konusunda da daha az hassas olmak gerek. Kendimizi de olduğumuz gibi kabul etmek gerek. 

  • Çok şeyin farkına varıyoruz. Arada bazı şeylerin bizi çok iyi hissettirdiğini yada bir şeylerin çok doğru olduğunu farkediyoruz. Sonra , bunlara asılıyoruz. Hep aynı olmasını sağlamaya veya aynı olmaya çalışıyoruz.  Bu da gayet normal yine o yönde olmak istememiz yani. Ama olmuyorsa olmuyordur. Çevreni bu yönde düzenleyemiyorsan. Yada o hale geelmiyorsan. Öyle düşünemiyorsan. Olmuyordur. Sen de busun zorlama artık. Aynı şey olmaması veya olmaman gerekenler ile de aynı şekilde.

  • Oluruna bırak diyorum çokca ya. Bırakamıyorsan bırakma napacan. Zorlama kendini aldırış etmeyecem kafama takmayacam diye. Takıyorsan tak. Korkuyorsan kork. endişeleniyorsan endişelen. Diyorum ki kabullen. Her şeye gücünün yetmeyeceğini, kendine bile sözünün geçmediğini, her şeyi kontrol altında tutamayacağını kabul et. Olmuyorsa olmuyor. Yapamıyorsan yapamıyorsun. 

  • Zayıf, güçsüz olduğunu gördükten sonra kendini kasıp da bir şeyleri yoluna koymak da ısrar etmeyeceğin gibi kendini de herhangi bir şekilde disiplin altına almana gerek kalmaz. Bütün kusurlarınla, eksikliklerinle, çaresizliğinle, isteklerinle, ego'nla, olduğun gibi özgürsündür. 

  • Birileri sana kızıyorsa nedeni senin yaptığın bir şey değil, kendi düşünsel çelişkileridir. Sen birilerine kızıyorsan bunun nedeni onların yaptıkları şeyler değil senin düşünsel çelişkilerindir. Kendine aşırı yüklenme de bir nedendir tai bir şeylere kızmak için. Hepimiz kendi dünyamızda yaşıyoruz aslında kimse kimseye tepki vermiyor, kendi kendisine tepki veriyor.

  • Acı çekmekten kaçınmaya çalışmakla çok fazla meşgul olmak meşhur deyimi ile hayatı ıskalamaya neden oluyor. Bir şeyleri yaşamak yerine, bir şeyleri yaşamamaya odaklanıyoruz bu durumda. 

  • Hiç kimsenin etkisinde kalmadan sadece kendi bildiğin gibi yaşamak en güzeli. Kendi kendine yanıla düzele, kararlarında hiç kimsenin tepkisini düşünmeden. Insanları kızdırmak veya sevindirmeyi umursamadan.

  • Bildiğinden şaşmayacaksın. Tamam tavsiyeleri, öğütleri değerlendirebilirsin ama sonunda şu olacak bu olacak diye korkup bildiğinden şaşırmamalısın. Yada hoşuna giden şeyden. Özellikle de birilerinin tepkisi yüzünden. Rahatsız etmek de gerekebilir. Sence doğruysa rahatsız olan olsun kızan kızsın veya üzülen üzülsün hem sen ne yaparsan yap o insanlara yardımcı olmuş olmayacaksın. Bırak kendileri ile yüzleşsinler.

  • Kimse için bir şey yapma demiyorum. Sen istediğinden dolayı birileri için bir şeyler yap. Birilerinin sana karşı tavrını düzenlemek için değil.

  • Acılardan kaçmak yerine mutluğa doğru yönelmek. Bir şeyleri yaşamamak değilde bir şeyleri yaşamak üzerine yoğunlaşmak. Korku motivasyonlu değil de coşku, aşk motivasyonlu olmak. Endişelenmemek. Ve bunlar gibi yazdığım bir çok şey hep aynı şeyi anlatmak için.

  • Arada sırada tetikte olmayı, kendini dizginlemeyi, bir şeylere çeki düzen vermeyi, olacakları şekillendirmeyi, olanları yorumlamayı v.b. bırak. Arada bir yap da bir rahatla. Beş dakika olsun rahatla. Beş dakika olsun her şeyi berbat et. 

  • Bazen insan çok gergin oluyor ama farkında olmuyor. Bu durum çok zaman insanı sürekli bir şeyler yapmaya yönlendiriyor. Kendini paralarcasına bir şeyler yapmaya çalışıyor insan. Ne olursa ama yaptığı hiç bir şey onu tatmin etmiyor. Çünkü onu geren bambaşka bir şey. Asıl sorununa müdahale edemiyor ve başka şeyler yapmaya çalışıyor. Boş durmamaya çalışıyor. Oysa  bunlar hep bir ve daha fazla sorun sürüncemede bırakmaktan oluyor. Ya o sorunu olduğu gibi kabuol edeceksin yada onun çözümü için bir şeyler yapacaksın. Ama önce şu saçma sapan koşuşturmacayı bir durdurmak lazım ki derdimiz sıkıntımız nedir çıksın yada sıkıntımızın olmadığını anlayalım. Şöyle bir rahatlamak gerek.

  • Susadığında susuzluktan acı çekmen, kafanda sürekli su bulmak üzere düşüncelerin dönmesi, gözü dönmüş bir şekilde su araman vs. normaldir. Doğrudur da. Yanlış olan tıka basa su içmiş iken susuz kalma korkusu ile yanına 20 kiloluk damacana alıp bundan sonra o damacana ile gezmektir. Çünkü acıktığında da yanına yirmi kiloluk bir çuval yüklendiğinde artık bu yük ile devam etmen olanaksız hale gelecektir. Bu yüzden susadığında susuz kal acıktığında aç kal. Onları o zaman düşün.

  • Rahatsız edici, kışkırtıcı, sinir bozucu, aşağılık, utanç verici vd. de olsan kendini dizginleme. Hayat zaten seni yeterince istemediğin duruma sokuyor. 

  • Doğduğumuzdan beri bize yaşamamız gereken durumlar öğretiliyor. Kırmızı çizgiler kafamıza işleniyor. Bir de üstüne bizim yaşadığımız travmalar eklenince yaşam alanımız çok kısıtlanıyor. Ve bu istenmeyen durumlara çıkan bütün yolları tıkamak için gayret gösteriyoruz. Böylece hayatımızı acılardan kaçarak geçiriyoruz. 

  • Kendini tanımlıyorsun. Kendine çok zaman hoşuna giden bazen de rahatsız eden sıfatlar yüklüyorsun. Kendi tanımlarından uzaklaşmamak için uğraşıyorsun. Çünkü hoşuna gidiyor memnun ediyor, rahat ettiriyor. Ama bunlardan mahrum kalmak korkusu doğuyor. Mesela cömert sıfatını kendine yakıştırmışsan, sonrasında cimrilik yapmak istesen bile bu sıfattan mahrum kalmak korkusundan istemediğin şekilde davranıyor ve geriliyorsun. Gerginlikler ise zamanla birikerek senin kontrolünü eline geçiriyor.