Serbesatış-5

  • Kırmamak, üzmemek, kızdırmamak, kınanmamak senin amaçların arasında olamaz. Bunlar sadece kısıtlayan faktörler. Bunlar seni inandılarından alıkoymasın.

  • Tatilde olduğunu düşünmek insanın ruh sağlığına çok faydalı oluyor.  

  • Hırstan gözü dönmüş insanlar kaderimizin bir parçasıdır. Biz onlar için ya bir araç ya bir engel yada hiç bir şeyizdir. 

  • Geleceğe dair endişelerimiz, beklentilerimiz yada bunlara karşı vermeyi planladığımız tepkilerimiz hep kesin ve mutlak gelir. Bir çok kez yanıldığımızı görürüz ama yine de öyleymiş gibi devam ederiz. Bu belkide herşeyi birbirinin nedeni olarak gördüğümüzden bir şeyler olduğunda veya yaptığımızda başka bir şeylerin olmasının kesin olduğunu zannettiğimizden kaynaklanıyordur. Geçmişe dönük olarak da aynı şey geçerlidir. Şu an bunlar olduğuna göre geçmişte şunların olması gereklidir diye düşünürüz. Hatta hiç düşünmez kabul ederiz. Bunların hepsi savunma mekanizmamızda kullanmak üzere birer koz olarak göründüğünden bir türlü vazgeçemeyiz. Şu an ki bir şeyin bir başka şeye neden olacağını göze alarak verilen kararlar insanı gereksiz yere yorar ve mutsuz kılar.

  • Hiç bir şey sen bir şey yaptığın için veya yapmadığın için olmuyor. Hiç bir şey sen bir şey yaptığın için veya yapmadığın için olmayacak. Bu yüzden pişman olmak veya hırs yapmak gereksizdir. Tevekkül böyle birşeydir. Sen içine doğanı yaparsın ama ona bel bağlamazsın. Sonrasında beklentin gerçekleşsede gerçekleşmesede buna o yaptığını sebep olarak bulmazsın. Bu yüzden inandığını ve yapmak istediğini yaparsın sonucuna bakmazsın. Derler ki onu yapmasaydın böyle olmazdı. Olanlar olur sebepler peşi sıra gelir. Bir şeylere sebep olmaya çalışmak gereksizdir. 

  • Olan her şey Allah'tan oluyor. İster sen yap ister başkası isterse birbirini tetikleyen olaylardan biri olsun. Bir şeyin olması için Allah'ın onu oldurması gerekir. Eğer bir şey yapmışsan Allah'ın izni ile olmuştur. Senin bir şartları oluşturmanla değil. Geminin yüzmesi için gerekli tüm şartları hazırlasan Allah razı değilse o gemi yüzmez. Yüzmeyince derler ki şunu yapman gerekiyormuş yapmamışsın bilmiyormuşsun unutmuşsun falan. Nedenler insanın aklileştirme çabasıdır. Allah bir şeyi olduracaksa sen hiç uğraşmasan hatta engel olmaya çalışsan da oldurur. Bir şeyin olması için ilk şart Allah'tan istemektir.



  • Umudunu kaybetmekten korkmak var bir de. Yapacağın bir hamlen olduğunda ve ona bel bağladığında ondan beklentin olduğunda o hamleyi yapmak zorlaşır. Onu yaptığında umduğunu bulamazsan ve başka çıkar yol bilmiyorsan o senin tek umudundur ve kaybetmekten korktuğundan o tek kurtuluş umudun olan adımı bir türlü atamazsın. İşte dışardan bakıldığında son derece saçma görünen bir insanın kurtulmak istediği durumdan kurtulması için gerekli olan bariz adımı atmamasının nedeni budur. Son kurşununu kullanmaktan korkar insan. Onu kılı kırk yararak kullanmak ister. Bilse ki hiç bir şey o adıma bağlı değil bu sıkıntıya düşmezdi ama o da hiç kolay değil. 

  • Belki de düşünmeden aldırış etmeden umursamadan yaşamak gerek. Korkulara, endişelere, olacaklara, olanlara aldırış etmeden. 

  • Kimsenin tepkisinden kokmayacak, çekinmeyeceksin. Bir şey yapıyorsan aman kim ne der ne yapar gibi düşünceleri kale almayacaksın. İstediğin gibi  devam edeceksin.Rahat olacaksın.

  • Kendini baskı altına alma. Seni baskı altına altına sokan düşüncelerini kale alma. Bir şey yaparken aklına gelen şuna şuna dikkat et gibi şeyleri boş ver yap gitsin. 


  • Tümevarım bir hata olabilir. Yani olanlardan sonuç çıkarmak yanlış geliyor. Olanlardan kurallar çıkarıp bunların her zaman geçerli olduğu varsayımı ile her durumda benzer bir bir şey olduğunda geleceğe dair  sonuçlar çıkarmak ve şu anki kararlarını bu varsayım üzerine vermek hatadır. Bu tavır insanda tartışılmaz olarak görüldüğü gibi refleks haline de gelmiştir. Hiç bir şey başka bir şey olduğu için olmuyor. Geleceğe dair yaptığın hiç bir tahmin senin şu an ki tavrını etkilememeli. 

  • İnsanların hemen hemen hepsi ruh hastası olduğundan onların saygısını, sevgisini, takdirini kazanmaya çalışmak onlardan medet beklemek, onları memnun etmeye çalışmak gereksizdir. Ayrıca bu hasta insanlar mantıklı bir nedene dayanmayan hastalıklarının ürünü tavırlar sergilerler. Çok da ciddiye almamalı.

  • İnsanların olası tepkileri seni etkilememeli. Tepkiler kınama, küçümseme, aşağılama, kızma, övme, teşvik etme gibi bir çok şekilde görünebilir.

  • Allah'a inanmak sadece onun varlığına inanmak değil, onun sıfatlarına da inanmaktır. Onun herşeye gücünün yettiğine, adil olduğuna, her şeyin ondan olduğuna, ondan başka korkacak çekinecek olmadığına, ondan başkasına güvenmenin boş olduğuna, olan ne varsa Allah'tan olduğuna gerisinin sonradan gelen nedenler olduğuna inanacaksın.


  • Şöyle düşünmek gerek nedenler mi önce gelir sonuçlar mı? Nedenler sonucun oluşmasını mı sağlar, yoksa sonuca uydurulan bahaneler midir? Nedenler mi sonuçları oluşturuyor yoksa sonuçlar mı nedenleri var ediyor?  Bana önce sonuçlar geliyor gibi geliyor. Olanlar olduktan sonra biz ona nedenler uydururuz ardından aynı nedenler ile olan olmayınca bu kez başka nedenler uydururuz yanlışmış falan deriz oysa olanlar nedenlarden bağımsızdır.

  • Hiç bir durum, pozisyon, hal vs. bir diğerinden üstün değildir. Biz toplum olarak geçmişten bu yana böyle öğretildiğimizden dolayı konumları hep diğerinin üstünde tutar, aşağı gördüğümüz konuma geçme durumumuzda kahroluruz. Oysa bulunacağımız hiç bir durum bir diğerinden üstün olamaz. Gerginliklerimiz saldırganlığımız yalanlarımız hırslarımız kendimizi paralarcasına çalışmamız bu pozisyon hiyerarşisinde daha üstte olma çabası yada en azından pozisyonunu kaybetmeme çabasıdır.

  • Hayatı çok kompleks yaşıyoruz. Çok hassas dengeler içeren çok parametreler içeren komplex denklemler ile hedeflerimize ulaşmaya çalışıyoruz. Yada hedeflerimiz öylesine zor uzak erişilmez veya sayıca çok ki onlara erişmek futbol sahası büyüklüğünde dolaşmış kablo yığınını bir saatte çözmek gibi bir şey oluyor. Daha basit yaşamak gerek diye düşünüyorum. İsteklerinin her birine asılmaya gerek yok diye düşünüyorum. Karar verirken zorlanmamız hassas denklemleri çözmeye çalışıyor olduğumuzun kanıtı. Rahat rahat yap yapacağını bence bırak hesap kitap yapmayı bu kadar kompleksleştirme hayatını. Bizi sürekli geren onu öyle mi yapsam bunu böyle mi yapsam hesapları, hedefler o kadar çok ve uzak ki her şey birbirine giriyor. Çözülecek gibi değil. Hepimiz hastalığa kalıyoruz. Hepimiz ruh hastası oluyoruz. Sloganımız "Basit yaşa" bundan sonra. 

  • Hedeflerimizi çok daraltıyoruz. Bilinçli yada bilinçsiz şartlanmış olarak hedeflerimize kısıtlar, koşullar getiriyoruz. Bu da ulaşmayı daha da zorlaştırıyor. Bilinçsizce sahip olduğumuz ve neredeyse her hedefimize uyguladığımız koşullarımız var bunlar kısmen kendi tecrübelerimizden kaynaklanıyor kısmen başkalarından etkileniyoruz. Bir çoğu gereksiz gerginlik yaratmaktan öteye gitmiyor. Bunlar genelde hayatın olmazsa olmazları olarak görünüyor bize. 

  • Sadece bir hedefe yönelik olarak değil hayatımızın her anında kendimize maddi manevi kısıtlar koşullar oluşturuyoruz. Kendimizi özgür bırakmıyoruz. Her an kendimizi belli sınırlar altında, belli koşullar ile kısıtlanmış, hareketleri kısıtlanmış bir hale sokuyoruz. Kimi zaman korkumuzdan, kimi zaman alışkanlıklardan, kimi zaman şartlanmışlıktan çok zaman ise nedenini bile bilmeden kendimizi kısıtlıyor özgürlüğümüzden mahrum ediyoruz. Bu da bizi mutsuz ediyor.

  • Kendimizi -tam ifadesi olumu emin değilim ama- karakter kalıpları içerisine hapsediyoruz. Ne zaman ki  kalıbın dışına çıktığımızı hissetsek hemen bir çok büyük bir yanlıştaymışız gibi kalıbın sınırları içerisine geri dönüyoruz. Kendimizi özgür bırakalım.