Serbesatış-6


  • Allah'a değil de başka bir şeye inanmak deyince insanların aklına putlara tapmak gibi mistik konular geliyor sadece. Oysa Allah yerine evrensel düzenin herhangi bir başka açıklaması zaten Allah'ı inkar veya şirk anlamına gelmiş oluyor. 

  • İsteklerimizde, hedeflerimizde falan kriterlerimiz çok zorlu ve çok fazla. Bunlar korkularımızdan, şartlanmışlıklarımızdan, öğrendiklerimizden ve bunlar gibi bir çok faktörden kaynaklanıyorlar. Kriterlerimizi azaltmamız lazım. Bazı kriterlerimiz öylesine içimize işlemiş ki öyle bir kriterin varlığından bile haberdar olmuyoruz. Çok zaman ise o an ki durumumuz için bile belli kriterleri sağlamaya çalışıyoruz.

  • Bildiğin bir yere bakarken zihnin daha önce var olduğunu bildiğin şeylere ait görüntüler yerine kayıtlı olanları kullanıyor. Bu yüzden bir şeyi ilk defa görür gibi bakınca çok daha farklı görebiliyor insan. Ayrıca bir de baktığın yeri yorumlamak konusu var. Emin değilim ama zihninde kayıtlı olan o görüntünün yorumu, yeniden gördüğünde aynı yeri zihnin yeni gördüğünden çok ona ait yorumu sunuyor sana ve sen görmüyorsun aslında gerçekten o yerin nasıl göründüğünü. Çok zaman baktığımızda gördüğümüz şeyleri yorumlayıp onun kendimize karşı mental olarak konumunu, kafamızdaki diğer yorumlar ile ilişkisini oluşturuyoruz. Bu durumda gelen saf görüntüyü görmez oluyoruz. Oysa saf görüntü bir çok yer için insanın gözlerini alır. O kadar ki güzeldir. İzlerken sadece bak, baktığın yerin nasıl göründüğüne bak, mesela orada ne var diye değil orası nasıl görünüyor diye bak. Bakmak önemli, çok zaman bakmıyoruz. Görmek fiilinde insan kendisi için fark yaratabilecekleri görüyor. Bakmak öyle değil. Bak ki etrafında ne güzel manzaralar olduğunu gör.

  • Hesap kitap ile yaptığın planlarına sağdık kalmak konusunda kararlı olma. Hoşuna gitmiyorsa bırak planı uygulama. Endişelerine karşı alacağın tedbirleri uygulamak konusunda da çok kararlı olma. Çok da hevesin yoksa alma tedbir. Bir şey yapmayı canın çektiğinde onun sebep olacaklarından da çok da çekinme ve çok da düşünme. Bir adım sonrasını düşünme de denilebilir galiba. Sen kendine göre yaşa da bırak ne olursa olsun. Korktuğun gerçekleşse de gerçekleşmese de.

  • İnsan sosyal açıdan da çevresindekilere kendisine göre bir konum veriyor. Herkese bir rol verip o rolü oynamasını bekliyor. Bir çok krizde bundan çıkıyor. İnsanların birbirlerine verdikleri roller uyuşmuyor.

  • Kibirin en çok beslendiği kaynak övgüdür. Övgüler sinsice insanın ruhunu ele geçirir. İnsan kendisini yüce bir şey zanneder. Sonra kendinde olduğunu gördüğü övgü kaynaklı özellikleri veya pozisyonu kaybetme tehlikesi durumunda panikler. Övgüler başka kişiye yönelik bile olsa insan bundan etkilenebilir. Kendisini o vasıflara sahip olduğuna iknaya çalışabilir. Herhangi bir korku, endişe, plan vs. yokken birini eleştiriyorsak bu kendi sahip olduğumuzu düşündüğümüz vasıflardan dolayı kendimizi yüceltme çabası olabilir. Yani başkasında olmayıp kendimizde olan vasıflar için diğer kişiyi aşağılarız, alay ederiz, eleştiririz. Bunun yanı sıra kendimizde olduğunu bildiğimiz vasıflarımız övgü almaz olur veya zıttı övgü almaya başlarsa kızar, reddeder, küser, depresyona gireriz. Ama genelde yani sıfatı edinmeye çabalarız. Kibir daha önce de yazmıştım kendini yüceltme çabasıdır. Bir çeşit tanrı olma gayreti gibi. Bunun da insanın insanın bir türlü bilinçli olarak kabullenemediği hayatın belirsizlikleri karşısında zayıf ve çaresiz oluşuna karşı tedbir olduğunu düşünüyorum. Hayat ne olduğu bile bilinmeyen tam bir belirsizlik çünkü.

  • Üşengeçlik tamamen gözünde büyütmek ile ilgili. Eğer bir şeyi yapman için seni tedirgin eden bir durum yoksa veya yapmanı engelleyecek bir şey mesela yorgunluk gibi. İşi gözünde büyütmüşsündür. Şöyle düşünülebilir. Bir iş ile ilgili stres yapmıyorsan, yapabilecek durumdaysan, tembellik de yapmıyorsan ve istiyorsan o işi yapmama sebebin büyük ihtimalle gözünde büyütmendir. En azında böyle bir durumda acaba çok mu gözümde büyütüyorum diye düşünmek gerekir.

  • Çevremizde gördüğümüz, duyduğumuz ne varsa onları kendimize göre tehdit mi, kullanabilir miyim gibi baktığımız için hiç bir şeyin tadına varamıyoruz. Her şey bizim planlarımıza, endişelerimize karşı tedbirlerimize araç olup olmayacağına göre sınıflandılıyor bizim tarafımızdan. Ve herşeye yaklaşımımız buna göre oluyor. Sonra hiç bir şey kendisi olarak kalmıyor kendisi olarak algılanmıyor sadece bizim belirlediğimiz konuma sahip oluyor ve biz ona göre tepki veriyoruz ona. 

  • Bir şey hoşuna gittiyse, meylin varsa, içinden geliyorsa kendini frenleme. Seni engellemeye yönelik düşüncelerine aldırış etme. interrupt'lar olacaktır bunları geçmen gerek. Yok böyle yaparsam şöyle bir şey olur, yok rezil olurum, yok azarlanırım, yok kalp kırarım gibi engelleyici düşünceler seni alıykoymaya çalışınca aldırış etmeyeceksin. Rahat rahat devam edeceksin.

  • Korkma , endişelenme bir şeyden. Rahat ol keyfine bak. Gevşe biraz.

  • Özgürlüğü hisset.

  • Çok zaman geleceğe dönük hayaller oluyor bizi korkutan endişelendiren. Geleceğe dönük beklentilerse şu anın hırsına dönüşüyor. Bu hayallerin kendi tecrübelerimize göre olası olma durumu ona karşı şuanki tepkimizin netliğini belirliyor. Geleceğimizin güvenini huzurunu çoşkusunu elde etmek üzere bu günümüzü heba edebiliyoruz. Oysa güven elde etmek için çok zayıfız, çoşku ise sadece şuanda var. Şuanın farkına varmadan çoşkuyu elde etmek imkansız. Bu yüzden geleceğin hayalleri ile uğraşmayı bırak da şu anın farkına var. Sonra bu günde o özlenilen ama zamanında değeri bilinmeyen günlerin arasına girecek. Olası geleceğin görünümüne aldırış etme. İster iyi ister kötü farketmez geleceğin olasılıkları ile uğraşma. Bir filmde diyordu neredesin? Burada. Ne zaman? Şimdi. O halde şu an burada kal.

  • Bir şey yapacaksan sonra ne olur bunu yaparken şunu bozmayayım aman şu da sıkıntı yaratır gibi plan program sakınmalar çekincelerle uğraşmayacaksın. Çok da düşünmeyeceksin. Mızmızlanmayacaksın. Yapılacaksa yapacaksın. Böyle bodoslama kaba saba ötesini berisini sallamadan. Ayrıntısına bakmayacaksın işte bunu yaparsam bu olur bu yüzden bunu şu şekilde yapmalı demeyeceksin. O kısıtlar seni zıvanadan çıkarır. Ve şunu diyeyim bu malzemeyi buradan geçirirken kırıp dökdüğün şeylerin hepsi zaten kırılacaktı. Sen o malzemeyi ordan geçirdin ya o yeter. 

  • Allah'tan başka hiçbir şeyden ve hiçkimseden korkma , utanma, çekinme. Sadece Allah'tan kork. Olabileceklerden , başına geleceklerden endişelenme, tasalanma Allah'a güven. Tereddüt etme, risk hesabı yapma Allah'a güven. Özgüvenli ol, ama kendinde şu bu olduğundan değil, Allah'a güvendiğinden dolayı kendine güven. Yapabilir miyim , yapamazsam ne olur, yaparsam ne olur, bunu yaparken şunu bozarsam gibi şeyleri düşünme Allah'a güven. Şunu yapmazsam şu olur bunu yapmak zorundayım gibi düşüncelere itibar etme, Allah'a güven. Allah'a güven içinden geldiği gibi yaşa Allah'tan başka hiç kimseden korkmazsan ve O'na güvenirsen hiç bir sıkıntı olmaz. Rahat ol.

  • Geleceğe yönelik varsayımlarda bulunarak endişeleniyorsun. Bulutlara bakıp yağmur yağacak ıslanacağım diye endişeleniyorsun. O yağmur yağar yağmaz o belli olmaz ayrıca ıslansan da bundan kormana gerek yok Allah'a güven diyorum. Geleceğe dair varsayımların ister istemez oluyor. Ama bunlara bakıp paniğe kapılmanın , telaşlanmanın  gereği yok. Asıl korkulması yada uzak durulması gereken şey korkunun endişenin kendisi.

  • Hayat, var olmak, görmek, hissetmek çok saçma bir absurd komedi gibi. Var oluyorsun. Bunun ne anlama geldiği belli bir şeyler hissediyor görüyor duyuyorsun buna var olmak diyoruz. Ama varolmadan neydi peki bütün bunlar. Yani görüyorsun ama gördüğün sanki senin görmene bağlı görmesen nedir belli değil. Dahası yok oluyorsun. Bu ne şimdi yok olmak ne. Yok olan bir sürü insan tanıdım. Eeee hepsi buysa ne bu koşturmaca. Ne kadar saçma . Ayrıntı vereyim insan asla kendi yüzünü göremez. Kendimi görürken bacaklarım falan sanki diğer gördüklerimden farksız. Gördüklerimin bir kısmına ben diyorum. bir de kafa kısmı olduğunu farzediyorum tabi. Tuhaf geliyor hepsi. Bazen yürüyen ben değilim de bir hayvana binmişim gibi geliyor vücut kendi kendine gidiyor. Hatta çok zaman benden bağımsız hareket ediyor. Vücut tuhaf bir hayvan.Baze bakıyorsun sen farkına varmadan elin kafana gitmiş kendi kendine saçınla oynuyor. Etrafda gördüklerimde televizyon gibi geliyor bazen. Gerçeklikle ilgili baya bir sıkıntım oluyor. Yani nihayetinde çok saçma. Hissetmeye başlamak ve hissetmek ve hisstmeyi sonlandırmak çok acayip.  

  • Bir şeyi çok istersen elde ettikten sonra kaybetmemek için çok taviz verirsin. 

  • Aklından sırf içinden geldiği için bir şey yapmak geçtiğinde, şeytanın hemen sana bir sürü olumsuz durum sıralar seni alıkoymak için. İşte öyle yaparsan başına şu gelir bu gelir falan gibi. Dikkat edersen farkedersin. Bunların hepsi kuruntudur aldırış etme.

  • İstediğin zaman istediğini yapabilir, istediğin şeyin tadına varabilirsin. Seni engelleyen hayalgücünün ürettiği korkular, kibir, alışkanlıklar ve bağımlılıklardır.