Kuran Yorumları -2


  • Enfal suresi 48. ayet: Şeytan onlara yaptıklarını süslü gösterip şöyle demişti: "Bu gün size galip gelecek kimse yok, ben yanınızdayım" Fakat iki topluluk yanyana gelince iki topuğu üzerine çark edip şöyle dedi: Ben sizden uzağım. Ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah'tan korkarım. Allah'ın cezası çok şiddetlidir. İşte bu tam bundan sonra bana bir şey olmaz dediğin an ile aynı an. Bu gün bize kimse galip gelemez demek benim sırtım yere gelmez, biz bir ararada iken bize bir şey olmaz gibi düşünceler böyle bozulur.

  • Tevbe suresi 14-15 ayet: Savaşın onlarla ki, sizin elinizle Allah onlara azap etsin, onları rezil etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa ulaştırsın. Ve yüreklerinin öfkesini gidersin. Allah dilediğine tövbe nasip eder.Allah Alim'dir, Hakim'dir.Bu ayette onlarla savaşarak Allah insanların gögüslerini rahatlatıyor ve bu şekilde yardım etmek istiyor. Bana bu ayette insanların savaşarak korkularından arınmalarını anlatıyor gibi geliyor. Allah için savaşıp onun desteğini aldığına inanarak savaştığında daha rahat güvenli korkusuz biri olacaksındır. İnananların göğsündeki hastalığı böyle bir savaşta yardım ederek şifa bulduracağını söylüyor. Devamında ise yüreklerin öfkesini gidersin diyor. Demek ki Allah coşkusu ile savaşınca insanın içinde öfke de kalmıyor. Tabi korku gidince insan öfkelenmiyor da. 

  • Tevbe suresi 28. ayet:Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir.Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah dilediği takdirde sizi yakında lütfundan zengin edecektir. Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. Bu ayette müşriklerin her yıl yaptığı hacca bu yıldan sonra izin verilmemesini söylüyor. Bunun Mekke'ye ekonomik olarak zarar getireceği ortada iken Allah yoksulluktan korkmamalarını zenginleşmenin yolunun Allah'ın dilemesinden geçtiğini söylüyor.

  • Tevbe suresi 50-54 ayet: Sana bir iyilik isabet etse bu onları üzer. Sana bir müsibet dokunsa: "İşimizi önceden sağlam tutmuşuz" derler ve kibirli bir sevinçle dönüp giderler. De ki onlara: "Hakkımızda Allah'ın yazdığından başkası bize asla ulaşmaz. O'dur bizim Mevla'mız. Yalnız Allah'a güvenip dayansın inananlar." De ki:"Bizim için iki güzelliğin birinden başkasını mı bekliyorsunuz? Biz de size Allah'ın kendi katından veya bizim ellerimizle bir azap çarptırmasını bekliyoruz. Artık bekleyin sizinle beraber bizde bekiyoruz." Şunu da söyle:"İster arzunuzla ister baskı ve zorla infak edin sizden asla kabul edilmeyecektir. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz". İnfaklarının onlardan kabul edilmesini engelleyen sadece şudur: Onlar Allah'a ve resulüne nankörlük ettiler. Namaza/duaya  ancak üşene üşene gelirler, infak edip dağıttıklarını da içlerinden gelmeyerek verirler. Yoruma gerek yok.

  • Tevbe suresi 70. ayet: Gelmedi mi onlara kendilerinden öncekilerin haberi: Nuh kavminin, Ad'ın, Semud'un , İbrahim kavminin , Medyen halkının ve altı üstüne gelmiş kentlerin. Resulleri onlara açık-seçik ayetler getirmişti. Allah onlara zulmediyor değildi, aksine özbenliklerine onlar zulmediyorlardı. Bu ayet bana insanların felaketlerini kendilerinin istediklerini veya hazırladıklarını düşündürtüyor. Şöyle olabilir: O kavimler genel hırsları istekleri davranışları ile bu felaketleri oluşturmuş olabilirler. Bu felaketleri arzulayıp hoş bir şey zanneden insanlar arzulamış olabilir. Belki gücüne medeniyetine çok güvenip meydan okuma ile oluşmuş olabilir. Tabi bu da bu felaketleri istemiş olmak oluyor. Bir de başka insanları onlar için bu tür felaketleri ister hale gelmiş olabilirler. Yani birileri bu felaketler için dua etmiştir diye düşünüyorum.

  • Tevbe suresi 87-88. ayet: Geride kalan kadınlarla beraber olmayı yeğlediler. Kalpleri üzerine mühür basılmıştır. Artık anlayıp kavrayamazlar. Fakat resul ve onunla birlikte iman edenler, mallarıyla canlarıyla cihat ettiler. İşte bunlarındır tüm hayırlar. İşte bunlardır tam kurtulanlar. Burda iki soru var. Anlayıp kavrayamayanlar neyi anlayamaz, kavrayamazlar ve kurtulanlar neyden kurtuldular. Savaşmaktan geri duranlar savaşsalardı anlayacaklardı. Bana kalırsa burda anlayacakları korkularlardan arınmak olacaktı. Tam tamına özgür olmayı anlayacaklardı.Kurtulacakları ise yine kendi korkuları, mal mülk sevdası olacak ve coşku ile özgürlüğü sonuna kadar hissedeceklerdi.

  • Yunus suresi 12. ayet: İnsanlara zorluk dokunduğu zaman; yan yatarken, otururken, ayaktayken bize yalvarır. Ama sıkıntısını çözdüğümüzde, kendisine dokunan bir zorluk yüzünden bize hiç yalvarmamış gibi çelip gider. Haksızlığa/aşırılığa sapanlara, yapmakta oldukları işte böyle süslü gösterilmiştir.


  •  Yunus suresi 22-23. ayet: O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim gemidesiniz. Gemiler içindekileri latif bir rüzgar ile götürüyorlar. İçerdekiler sevinç ve ferah duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular:"Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız" Ama Allah onları kurtarınca hiç vakit geçirmeden yeryüzünde haksızlığa sapıp azgınlaşırlar. Ey insanlar! Şu iğreti hatatın menfaati için yaptığınız azgınlık ve taşkınlık yalnız sizin aleyhinizedir. Bir süre sonra bize döndürüleceksiniz ve yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz. Ayetlerin sonunda hayatta menfaat için (elde etmek veya kaybetmemek) yaptıklarının kendi aleyhine olduğunu söylüyor. Daha önce ise dünyada insanı Allah'ın sıkıntıya sokup Allah'ın sıkıntıdan kurtardığını anlatıyor. Menfaat için yaptıkların sana o menfaati kazandırmıyor. Allah sen o menfaati istiyorsun diye sana veriyor. Sen akıllanıncaya kadar isteklerini yerine getiriyor. Bazende senin gücünün hiç olduğunu göstermek için sana felaket gösteriyor. Anlayasın diye.

  • Yunus suresi 62-64. ayet:Gözünüzü açın! Allah'ın velileri için hiç bir korku yoktur. Tasaya da düşmez onlar. Onlar inanmış, takvaya sarılmışlardır. Dünya hayatında da ahirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme/değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş.  Demek ki takvaya sarılan Allah'a yakın olmaya çalışan insanın tasası derdi olmuyor. Dert tasa sahibi isen senin inancında bir sorun vardır. Ve bu endişelenmeme tasalanmama hali büyük kurtuluştur. Burda Allah'a güvenen onun adaletine, kroruyuculuğuna inananlar tasalanmazlar.

  • Yunus suresi 99. ayet:Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki insanların tümü toplu halde mutlaka iman ederlerdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın. İnsanları imana zorlamamak gerektiği açık.